Başbakan Yardımcısı Kaynak'tan FETÖ değerlendirmesi

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, yargılanan sanık askerlerden Astsubay Gökhan Güçlü'nün üzerinde kahraman anlamına gelen 'hero' yazılı tişörtle duruşmaya gelmesine ilişkin, 'Şimdi Türk yargısı önünde adalete hesap veriyorlar ama küstahlıklarını izliyorsunuz değil mi? Yaptıkları iş çok doğru bir işmiş gibi, ülkesini işgal etmiş bir düşman ülkenin devlet başkanına karşı suikastte bulunurken ele geçirilmiş gibi o alçakça yazdıkları tişörtteki yazıları biliyorsunuz değil mi? Şunu asla unutmayalım bu örgüt zehirli bir örgüttür, bu örgüt aslında sadece devlet düzenimize değil, inancımıza da zarar veren bir örgüttür' dedi.

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, yargılanan sanık askerlerden Astsubay Gökhan Güçlü’nün üzerinde kahraman anlamına gelen ’hero’ yazılı tişörtle duruşmaya gelmesine ilişkin, “Şimdi Türk yargısı önünde adalete hesap veriyorlar ama küstahlıklarını izliyorsunuz değil mi? Yaptıkları iş çok doğru bir işmiş gibi, ülkesini işgal etmiş bir düşman ülkenin devlet başkanına karşı suikastte bulunurken ele geçirilmiş gibi o alçakça yazdıkları tişörtteki yazıları biliyorsunuz değil mi? Şunu asla unutmayalım bu örgüt zehirli bir örgüttür, bu örgüt aslında sadece devlet düzenimize değil, inancımıza da zarar veren bir örgüttür” dedi.

Türk Kızılayı tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında Ankara Palas’ta ‘15 Temmuz Beşeri Afeti ve Toplumsal Hareketler Paneli’ yapıldı. Burada konuşan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, çok ağır bir günün idrak edildiğine dikkat çekerek, “Cumhuriyetimizin belki de en uzun gecesini, yılını yaşadık. 15 Temmuz dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş hain bir darbe teşebbüsüydü. 15 Temmuz, üzerine asker üniforması giyinmiş bir kısım hainlerin ve onlarla beraber hareket eden başka meslek mensuplarının birlikte millete karşı, bu milletin bekasına, bölünmez bütünlüğüne karşı giriştikleri bir hain saldırıydı. Niye dünyada eşi benzeri yok? Dünyada hiçbir darbe doğrudan sivil halkı, birebir insanlığı hedef alarak yapılmaz da ondan yok. Dünyanın hiçbir yerinde bir parlamento içinde hangi partiden, kim olduğu bilinmeden, hedef gözetilmeksizin bombalanmaz da ondan yok. 15 Temmuz, milletimizin derin feraseti, basireti daha ilk andan itibaren yapılan saldırının büyüklüğünü genci yaşlısıyla kadını erkeğiyle sağcısı solcusuyla devletine karşı olan bu hain girişimin farkında oldu ve yine dünyanın hiçbir yerinde olmaz, belki de darbeyi planlayanların aklına gelmeyen oydu. Uçaklar bombalar atarken, tanklar tank topu, mermisi atarken, helikopterlerden ateş açılırken, Boğaz Köprüsü tanklar tarafından işgal edildiği anda elinde bir bayrak ve kalbinde bir imandan başka oraya hangi sivil girebilir? Planlayamadıkları, akıl edemedikleri buydu” ifadelerini kullandı.

“Biz hangi tedbirleri alacağız?”

“Terörle boğuşan ülkemizde teröristlere karşı özel olarak eğittiğimiz, her biri bir vatanperver olan, her biri kahraman olan, cesaret timsali olan özel harekat polislerimizi bombaladılar” diyen Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“53 kardeşimiz orada şehit oldu. O gençlerimizi biz ne için yetiştiriyorduk? Ülkemize bir terör saldırısı olduğunda, insanımızın hakkını hukukunu korusun diye. Herhangi bir ülkenin devlet başkanlarına suikast girişimi başlı başına bir suçtur. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı yine bizim özel olarak yetiştirdiğimiz sat komandoları, en zor, en kritik operasyonlar için görevlendireceğimiz kişiler Cumhurbaşkanımızın kaldığı otele suikast yapmaya gittiler. Orada da iki kardeşimiz şehit oldu. Toplam 250 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz oldu ama ben bütün şehitlerimizi minnetle anıyorum. Bu kahramanları unutmak mümkün değil, onları rahmetle yad ediyoruz. Türk Kızılayı’nı tebrik ediyorum bizler, devletimizi yönetenler biz yine duvara başımızı toslayınca onu mu bekleyeceğiz yine bu milletimiz gelir, gereğini yapar. O sebeple bu paneli çok önemsiyorum. Biz hangi tedbirleri alacağız? Biz Kızılay ve AFAD olarak evet afetlerle uğraşıyoruz. Afet, sadece sel, deprem, yangın, kuraklık değil. Afeti tarif ederken diyorlar ki ‘İnsanlar için fiziki, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran olağandışı hadiseler’. Bu hadise sadece Türkiye’yi değil, sadece Ankara’yı, İstanbul’u değil bu hain darbe başarılı olsaydı Suriye’yi etkilemeyeceğini kim söyleyebilir? Irak’ı, Azerbaycan’ı, gönül coğrafyamızı, İslam coğrafyamızı etkilemeyeceğini kim söyleyebilir? Batı Avrupa’yı etkilemeyeceğini kim söyleyebilir? Burada beğenseler de beğenmeseler de bize haksız muamelelerde bulunsalar da bütün kriterleri yerine getirmemize rağmen müzakere sürecinde iddialı bir şekilde istediğiniz alanda fasıl açın dememize rağmen ve bunu bloke etmelerine rağmen acaba Avrupa’yı etkilemeyecek miydi? Türkiye gibi demokrasisi gelişmiş, ekonomisi gelişmiş ve beşeri sermayesi, insan gücü ve kalitesi en üst düzeyde olan bir ülkenin habire ayda bir kalkıp darbe yapan, kabile devletleri gibi bir hale gelmesi acaba modern dünyayı etkilemeyecek miydi? NATO’yu etkilemeyecek miydi mesela? Etkilemeyeceği hiçbir alan inanın yoktu.”

“‘O kahraman benim’ projesi başlattık”

Temmuz’dan sonra AFAD olarak hem doğal hem de anayasal düzene karşı içeriden veya dışarıdan gayrimeşru her girişime karşı ‘O kahraman benim’ projesi başlattıklarını söyleyen Kaynak, “Sadece depremle, suda boğulmayla, yangınla, selle değil meşru anayasal düzenimize karşı girişim ve kalkışmalarda da meşru düzenin emrinde olarak hareket edebilecek bir millet. O gün Türksat’taki girişim başarılı olsaydı, darbeciler iletişim imkanlarını ortadan kaldırsaydı milletimiz birbiriyle nasıl iletişim kuracaktı? O yüzden Kızılayımızın bu girişimini çok önemsiyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“Küstahlıklarını izliyorsunuz değil mi?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 47 kişinin Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildiği sırada sanık askerlerden Astsubay Gökhan Güçlü’nün üzerinde kahraman anlamına gelen ’hero’’ yazılı tişörtle duruşmaya gelmesine ilişkin ise Kaynak, “Şimdi Türk yargısı önünde adalete hesap veriyorlar ama küstahlıklarını izliyorsunuz değil mi? Yaptıkları iş çok doğru bir işmiş gibi, ülkesini işgal etmiş bir düşman ülkenin devlet başkanına karşı suikastte bulunurken ele geçirilmiş gibi o alçakça yazdıkları tişörtteki yazıları biliyorsunuz değil mi? Şunu asla unutmayalım bu örgüt zehirli bir örgüttür, bu örgüt aslında sadece devlet düzenimize değil inancımıza da zarar veren bir örgüttür. Bütün dünyadaki Müslümanlar hatta tek Allaha inanan bütün dinler bilir ki son peygamber Hz. Muhammet S.A.V’dir. Düşünebiliyor musunuz kendisini kainat imamı olarak anlatan bir sapık, kabul ettiren bir sapık ve kendisine Allah tarafından haşa halen rüya yoluyla vahiy geldiğini iddia eden bir sapık. İnsani değerlerle İslami değerler aynı şeydir. Bir şey insaniyse aynı zamanda İslamidir. Hangi insani değerde hangi İslami değerde birine soru verip ötekinin hakkını gasp etmek vardır? hangi insani değerde hangi İslami değerde insanların eşiyle, çocuklarıyla özel hayatını çekip daha sonra şantaj olarak kullanmak vardır? Bunların islamla da dinle de asla hiçbir ilişkisi yoktur. Ve bir sapık din anlayışı toplumumuza, milletlimize empoze etmeye çalışmışlardır. Ama inandırmış ve adandırmış aksi takdirde ülkesinin yetiştirdiği hiçbir insan, general rütbesinde, albay, subay, polis müdürü, üniversite hocası, devlet bürokratı, bu ülkenin yetiştirdiği hiçbir evlat böyle robotlaştırılmadıkça milletine karşı asla silah kullanmaz” diye konuştu.

“Biz toplumu nasıl daha dirençli bir hale getirebiliriz?”

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı Mehmet Halis Bilden ise, 15 Temmuz hain darbe girişimi olduktan sonra kurumlar olarak tüm iş ve işleyişlerini önlerine koyarak bundan sonra ne yapabileceklerini ve kodlarını yeniden dizayn etmeye başladıklarını belirterek şunları kaydetti:

“Bundan sonra bu tür darbelere özellikle AFAD, Kızılay gibi kurumlar nasıl dirençli hale gelebilir? Biz toplumu nasıl daha dirençli bir hale getirebiliriz? Afet yönetiminin sadece doğal afete yönelik olmadığını aslında 15 Temmuz darbesi bize daha net bir şekilde hatırlattı. Kızılayımız ondan dolayı bugün beşeri afetle ilgili bir çalıştay düzenliyor. Biz de AFAD olarak yaklaşık 7-8 aydır ‘O kahraman benim’ projesini başlattık. Şimdiye kadar ciddi bir katılım oldu. Özellikle 15 Temmuz etkinlikleriyle beraber yaklaşık 1 haftadır kampanyamızı ciddi bir şekilde tanıtıyoruz. Kızılay mensupları, AFAD mensuplarıyla kardeştir. Ben bu vesileyle Türk Kızılayı camiasını ‘O kahraman benim’ projesine bugünden itibaren kayıt yapmalarını bekliyorum” açıklamasını yaptı.

“Olayın güvenlik, sosyolojik, toplumsal boyutu, afet yönetimi ve idari boyutu ele alınacak”Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık da panelde 15 Temmuz’un yıl dönümünde böyle afetlerin bir daha yaşanmaması adına neler yapılabileceğinin çok boyutlu olarak ele alınacağını kaydederek, “15 Temmuz menfur kalkışmasında hayatlarını kaybeden şehitlerimize Cenab-ı Hakk’tan rahmet diliyorum. Başta Küçükesat Şube Başkanımız Serhat Önder olmak üzere. Cenab-ı Hakk milletimize bir daha böyle acılar, böyle ihanetler, kederler yaşatmasın. Bunları yaşamamak adına neler yapabiliriz? Bir afet, insani yardım ve halk sağlığı kurumu olan Kızılay’ın bakışıyla 15 Temmuz Beşeri Afeti nasıl görünüyor? Buradan çıkarılacak dersler var mı? Neleri iyi yaptık? Neleri eksik yaptık? Daha iyi nasıl olunabilir? Bunları konuşacağız. Bizim afet kurumlarının AFAD gibi, Kızılay gibi veya afetle ilgilenen diğer sivil toplum kuruluşlarının aslında tamamının yapmaya gayret ettiği şey; toplumda doğa kaynaklı ya da beşeri afetlere karşı bir esneklik ve dayanıklılık oluşturmak. Bu esneklik ve dayanıklılığı oluşturmak için afet risklerini ön görmek, bu risklere karşı toplumumuzun zayıf noktalarını, güçlü yanlarını tespit etmek, muhtelif senaryolara göre bu afetlerle başa çıkabilme durumumuzu analiz etmek ve bunu pratiğe geçirecek bir takım uygulamalar yapmak temel görevimiz. Memleketimizin bundan önceki 20 yılına kıyasladığımızda çok daha yüksek bir afete hazır olma ve afete müdahale etme kapasitesi bulunmakta ama 15 Temmuz gibi bir daha belki de hiç yaşayamayacağımızı düşündüğümüz bizim kuşaklarımız 80 darbesini yaşamıştı, yaşı bizden biraz daha eski olanlar 60-70 darbelerini yaşadılar. Buna benzer durumlar tekrar olmaz zannederken birden bire karşımıza köprülerin tutulduğu, kışlalardan zırhlı araçların çıktığı, namluların milletimize doğru yöneldiği, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin bombalandığı aslında bir savaş ve işgal gibi etki gösteren bir durumla karşılaştık. Bu durum bizim bu senaryoları yeniden ele almamızı, afet risklerimizi tekrar ele almamız gerektiğine bizi mecbur bırakıyor. Bu panelde olayın güvenlik boyutunu, sosyolojik, toplumsal boyutunu, afet yönetimi ve idari boyutunu akademisyenlerimiz aracılığıyla ele alacağız” şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme