Van Gölü'nde kale kalıntısı bulundu

Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde Van Gölü'ne dalış yapan ekip, gölün derinliklerinde kale kalıntısı bulunduğunu belirledi
 

Su altı görüntüleme yönetmeni Ceylan, "Kalenin surları, burçları ve tabii güzel olan bir sürpriz var. Üzerinde çizimlerin olduğu bir aslan veya başka figür mü bilmiyorum ama bir taş tespit ettik. Bu işin uzmanı kişiler bunu doğru olarak tanımlayacak. Ona rastlamamız çok mucizevi bir olay. İğneyle bir şey aramak gibi"
 

YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Akkuş, "Türkiye'de bu kadar bariz ve bozulmamış bir kale örneğinin olduğunu zannetmiyorum. Bu kaleyi görmek ve resim çekmek için binlerce insan buralara gelecek"
 

Kaymakam Karaman "Adilcevaz için tarihi bir gün. Bu yapı yaklaşık 3 bin yıl öncesine ait kale kalıntısı. Onun uzantıları su altında fotoğraflandı ve kayda geçirildi"

Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde Van Gölü'nde araştırma yapan ekip, gölün derinliklerinde kale kalıntısı tespit etti.

Adilcevaz Kaymakamlığı ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesince (Van YYÜ) yürütülen çalışma kapsamında ekibiyle gölde dalış gerçekleştiren su altı görüntüleme yönetmeni Tahsin Ceylan, Adilcevaz Kalesi'nin kalıntısı olduğu değerlendirilen tarihi bir yapıyı görüntüledi.

Ceylan, dalış sonrası yaptığı açıklamada, Van Gölü'nün 600 bin yıllık bir tarihe sahip olduğunu söyledi. 

Söz konusu kale için bir araştırma yaptıklarını dile getiren Ceylan, "Ama hepsi rivayetti. Böyle bir şey var mı yok mu? Birçok insan 'Yok' diyor. Arkeolog ve müze yetkilileri de 'Böyle bir şey yok' diyorlardı. Tarihte kayıtlarında hiçbir şey yok ama kayıtları olmasa da tam şurada kale var. Kale varsa bu bir şekilde kayda girecek. İşin doğrusu bu kayıt bugün oluştu. Adilcevaz için tarihi ve anlamlı bir gün." dedi.

Bölgede bir süre önce mikrobiyalitlerin de bulunduğunu anımsatan Ceylan, "Bu kale ve mikrobiyalitlerin buranın tanıtılmasına önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. İnsanlar İstanbul, Ankara ve yurdun çeşitli yerlerinden eminim ki bu kaleyle bir fotoğraf çekmek için buraya gelecek." diye konuştu.

"Göle dalmak isteyenlerin sayısı artıyor"

Yürütülen çalışmaların bölgenin turizmine ve ekonomisine katkı sağladığını dile getiren Ceylan, "Van Gölü'ne dalmak isteyenlerin sayısı her gün artıyor" dedi.

Ceylan, gölün derinliklerinde çekim yaptıklarını anlatarak şöyle devam etti:

"Biz de o araştırmaları birleştirerek bir son final çekimi yaparak bunu bütün dünyaya duyurmak istedik. Kalenin surları, burçları ve tabii güzel olan bir sürpriz var. Üzerinde çizimlerin olduğu bir aslan veya başka figür mü bilmiyorum ama bir taş tespit ettik. Bu işin uzmanı kişiler bunu doğru olarak tanımlayacak. Ona rastlamamız çok mucizevi bir olay. İğneyle bir şey aramak gibi. Ülkede su altında arkeolojiyle ilgilenen çok sayıda insan var. Eminim gelip bakacaklar, ilgilenecekler. Doğru açıklama oradan gelecek. Kale surunun özellikle taş yapısı, önceden yaptığım çekimlerden de öğrendiğim kadarıyla daha çok Urartular döneminde kullanılan kesme taş sistemi. Bunun bir Urartu kalesi olma düşüncem daha ağır basıyor." 

Kale surlarının geniş bir alanı kapladığını ve bu surların çok belirgin olduğunu aktaran Ceylan, "Surların ne kadarının gömülü olduğunu bilmiyoruz ama suyun üstünde görüntülediğimiz 3-4 metreye kadar olanlar görülebiliyor. Aşağıya kadar ne kadar gittiğini bilmiyoruz. Onun için su altı kazısı yapmak lazım. Göl suyunun altındaki kalenin buluntuları bir kilometrelik karelik alanı kapsıyor." diye konuştu.

Ceylan, Van Gölü suyunun koruyucu özelliğinin bulunduğunu sözlerine ekleyerek "Çünkü yukarı çıkardığımızda oksijenle temas arttığında onlar çürümeye başlayacaktır. Burada da olabilecek buluntuların da suyun altında kalması ve su altı turizmine katkı sağlamasını arzularım." dedi.

"Göl adeta kaleyi saklamış"

Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş da 6 bin yıllık geçmişe sahip olan Van Gölü'nün bu süreç içinde şu anki seviyesinden yüzlerce metre aşağıya gittiğini, şimdiki seviyesinden de 150 metre daha yukarıya çıktığını anlattı.

Gölün etrafında yaşayan uygarlıkların, Van Gölü'nün geri çekilmesiyle büyük köyler ve yerleşim birimleri kurduğunu aktaran Akkuş, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Göl tekrardan yükseldiğinde insanlar geri çekilmiştir. Burada yapılan yapılar mevcut kalmıştır. Birçoğu tahrip olsa da bulduğumuz kale gibi yapılar halen burada mevcut. Adilcevaz Kaymakamlığı ile koordineli yürüttüğümüz bu çalışmalarda öncelikle bu yapıları korumamız lazım. Çünkü ülkemizdeki diğer kaleleri gezdiğimizde maalesef her yerinin delik deşik olduğunu, tahrip edildiğini görmekteyiz. Fakat burada göl adeta kaleyi saklamış ve kaleye bir koruyucu görevi üstlenmiştir.

Türkiye'de bu kadar bariz ve bozulmamış bir kale örneğinin olduğunu zannetmiyorum. Bu kaleyi görmek ve resim çekmek için binlerce insan buralara gelecek. YYÜ arkeoloji ve tarih bölümü ile ülkemizin ve dünyanın değişik bölgelerindeki insanlarla irtibata geçip onların bu konuda araştırma yapmalarını talep edeceğiz. İnanıyorum ki ilerleyen günlerde bu kaleyle ilgili bizi heyecanlandıracak ve hayrete düşürecek bilgilere ulaşacağız. Bu kalenin cazibesi her geçen gün artacak. Bu kalenin diğer bir özelliği de hemen Van Gölü kenarında bulunması. Van Gölü'nün diğer bir sırı olan mikrobiyalitlerle çevrilmesidir. Dünyadaki en büyük mikrobiyalit Van Gölü'nde bulunuyor. Buraya dalan insanlar iki muhteşem güzelliği bir arada görme şansına erişecekler. Hem mikrobiyalitleri hem de bir tarihi esere şahitlik yapacaklar."

"Burada bir tarih gün yüzüne çıkıyor"

Adilcevaz Kaymakamı Arif Karaman da çalışmayı yürüten ekibe teşekkür ederek şunları kaydetti:

"Selçuklu ve Osmanlı'ya ait iki camimizin altında tarihi Urartu Kalesi'nin su altında kalan kısmı gün yüzüne çıkarıldı. Burada bir tarih gün yüzüne çıkıyor. Adilcevaz için tarihi bir gün. Bu yapı yaklaşık 3 bin yıl öncesine ait kale kalıntısı. Onun uzantıları su altında fotoğraflandı ve kayda geçirildi. Bu çalışmayı yapan hocalarımıza ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum." 

Bakmadan Geçme