Ata Tohumu ürünler marketlerde tüketiciyle buluşacak

Anadolu'nun özünü ve zenginliğini oluşturan yerel tohumların sistemli ve bilinçli bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla 'Mirasımız Ata Tohumu Projesi' kapsamında yerli tohumlardan üretilen ürünler, 'Ata Tohum' markasıyla tüketiciyle buluşacak.

Anadolu’nun özünü ve zenginliğini oluşturan yerel tohumların sistemli ve bilinçli bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla “Mirasımız Ata Tohumu Projesi” kapsamında yerli tohumlardan üretilen ürünler, “Ata Tohum” markasıyla tüketiciyle buluşacak.

TİGEM’in Polatlı Tarım İşletmesinde gerçekleştirilen “Mirasımız Ata Tohumu Projesi” lansmanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Emine Erdoğan’ın 2017 yılında İzmir’de yapılan “Yerel Tohum Buluşmaları” ile temelini attığı çalışmalar, Samsun ve Şanlıurfa’da devam etti. Bu bölgelerde yıllardır yetiştirilen ürünleri gelecek kuşaklara aktarabilmek amacıyla halk ve çiftçiler ellerinde bulunan yadigar tohumları devletin güvenli ellerine teslim etti ve tohumlar toprakla buluştu. Tarım ve Orman Bakanlığına teslim edilen tohumların sayısının Haziran ayı itibarıyla bini aştığı ifade edildi. Bu tohumların bir kısmı Gen Bankası’nda koruma altına alınırken, bir kısmı da Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki kuruluşlarca kimyasal ve genetik analizlere tabi tutularak sınıflandırıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda üretilen ürünler “Ata Tohum” markasıyla Migros mağazalarında tüketiciyle buluştu. Satışına başlanan 11 adet ürünün içerisinde Kandıra’nın sivri biberinden Samsun’un köy salatalığına, Çorum’un 10 dilim kavunundan Ayaş’ın domatesine kadar birçok ürün bulunuyor.

"Gen Bankası’nda muhafaza edip, çoğaltıyoruz"

Ata tohumlarından ilk etapta 60 ton ürün elde edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Bakanlığımız, bu tohumları Gen Bankamızda muhafaza edip çoğaltıyor, fide haline getirip tekrar toprakla buluşturuyor. Ata tohumlarımızdan ilk etapta 60 ton ürün elde ettik. Kandıra’nın sivri biberinden Samsun’un köy salatalığına, Çorum’un on dilim kavunundan Ayaş’ın beyaz bodur domatesine kadar 11 çeşit ürün mağazalarda satışa sunuldu. Bu sayede anılarımızda dahi yok olmaya başlayan tatlar ve kokular, bundan sonra nostalji olmayacak, inşallah yaşamaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

"Anadolu tarımın beşiğidir"

Erdoğan, Anadolu’nun bereketli topraklarının buğdayın ana vatanı olduğunu hatırlatarak, “Besinlerimiz, içeriği açısından zengin, özgün tadında ve kokusunda, seneler önce neyse şimdi de o şekilde soframıza gelecek inşallah. Bu başarının sağlanmasında emeklerinden ötürü çiftçilerimize şükranlarımı sunmak istiyorum. Ülkemizin parlak geleceğinin tohumları sizlerin elleri ve yürekleriyle serpiliyor. Bu tohumlar sizlerin alın teriyle sulanıyor. Bildiğiniz gibi tarım, ülkelerin en büyük gücüdür. Anadolu’nun bereketli toprakları buğdayın ana vatanıdır. Tarımın Anadolu’da 8 bin yıldan fazla zamandır yapılmakta olduğunu biliyoruz. Bir anlamda burası tarımın beşiğidir. Ve öyle kalmalıdır. Tarıma olan ihtiyaç gelecekte çok daha fazla karşımıza çıkacak. Dolayısıyla bugün attığımız adımlar geleceğimize sahip çıkmak ve çocuklarımızı kimseye muhtaç etmemek anlamına geliyor” dedi.

"Birçok hastalığın çıkış noktası beslenme alışkanlığıdır"

Genetiği değiştirilen ürünler yüzünden dünya üzerinde birçok kişinin sağlıksız beslendiğini söyleyen Erdoğan, “Günümüzde yaklaşık 800 milyon insan yetersiz besleniyor. Buna karşılık 2 milyar insan ise, fazla kilolu ya da obeziteyle mücadele ediyor. Bildiğiniz gibi obezitenin bir sebebi de sürekli olarak besin değeri açısından düşük yiyeceklere maruz kalmaktır. Yani kimyasallarla doldurulan, genetiği ile oynanan yiyecekler bir yandan hasta nesiller yetiştiriyor. Bildiğiniz gibi yüksek tansiyondan kansere kadar birçok hastalığın çıkış noktası beslenme alışkanlıklarımızdır. Dolayısıyla ata tohumlarımızla yapacağımız yerli üretimin sofralarımızdaki tehlikeyi de bertaraf edeceğine inanıyorum. Tükettiğimiz her lokmadaki katkı maddesinden kurtularak bedensel sağlığımızı iyileştirebilir, hayat kalitemizi arttırabiliriz” şeklinde konuştu.

"Tohum demek yaşam sigortası demektir"

Dünya nüfusunun 2050 yılında 9.7 milyara ulaşmasının beklendiğini söyleyen Erdoğan, “Dünya nüfusunun 2050’de 9.7 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. Yani gelecekte kendi tarımını yapamayan ülkeler dünyanın açlık noktaları olmaya mahkum olacaklar. Savaşlar, iklim krizi, kıtlık ve doğal afetler gibi dünyanın yaşadığı buhranlar karşısında varlıklarını en iyi koruyabilen ülkeler, tarımda bağımsızlığa kavuşmuş ülkeler olacak. Yani tohum demek bir anlamda yaşam sigortası demektir. O yüzden tarımı çok daha geniş anlamıyla düşünmek ve ele almak zorundayız. Ata Tohumu Projesi, tarımı, milli bağımsızlığımızın anahtarı olarak gördüğümüzün de ifadesidir. Ülkemizin potansiyelinde dünyanın en önde gelen tohum üreticisi olmak var. Umudum odur ki, kısa bir zamanda Türkiye’de inşallah yerli üretimden başka bir şey görmeyeceğiz” diye konuştu.

Emine Erdoğan, “Tarımın yaşatılması ahlaki bir sorumluluktur. Çünkü toprağa bağlı yaşamak, yalnızca beslenme ihtiyacımız için olan gıdayı değil, insani tekamülde ihtiyacımız olan ruhsal gıdayı da sağlar” dedi.

"Ata Tohumu Projesi devam edecek"

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, her şeyin bir hayalle başlayacağını söyleyerek, çalışmaların devam edeceğini belirtti. Pakdemirli, “Her şey bir tohumla başlar gerçeğinden hareketle biz de ‘her şey bir hayalle başlar’ dedik ve 2017 yılında bu toprakların genleri için, Anadolu’nun ata tohumları için bu çok kıymetli projeyi başlattık. Proje kapsamında bugüne dek vatandaşlarımızın bağışladığı binin üzerinde tohumun genetik ve kimyasal tanımlamalarını yaptık ve gerekli özellikleri taşıyan tohumları çoğalttık. Elbette bu çalışmalarımız devam ederken ayrıca tohumların tesciline ilişkin prosedür ve işlemleri de yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

Tohumların çoğaltılması, pazarlanması, sürdürülebilir hale getirmesi konusunda çalışmaları yürüten firmaları belirten Pakdemirli, “Tohumlukların çoğaltımı, pazarlanması, idamesi ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili kurallar getirilerek, ticareti yapılacak yerel tohumlukların kayıt altına alınması, tohumluk üretimi, piyasaya arzı ve denetimlere ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Böylelikle yönetmelikle yerel çeşitler tamamen kamu malı olarak tanımlanmış ve bu çeşitlerin toplanması, tanımlanması, kayıt altına alınması, muhafazası ve sertifikalı tohumluk üretimleri, Bakanlığımız birimlerince yürütülecek şekilde düzenlenmiştir. Yerel çeşitlerin toplanması, tanımlanması ve muhafaza işlemleri TAGEM tarafından uygulanıyor. Kayıt altına alınması, listelenmesi, sertifikasyon işlemleri ve denetim hizmetleri BÜGEM tarafından uygulanıyor. Üretim, pazarlama ve dağıtım işlemleri Bakanlığımız ilgili ve bağlı kuruluşları TİGEM, TKK, TMO tarafından yürütülecektir” dedi.

"Ata Tohum Projesi yalnızca bir proje değildir"

Ata Tohumu Projesi’nin yalnızca bir proje olmadığını dile getiren Pakdemirli, “Şunun altını muhakkak çizmem gerekir, Ata Tohum Projesi yalnızca bir proje değildir. Bu çalışma, bir projeden çok daha fazlasını ihtiva eder. Çünkü biz, bu proje için ‘Anadolu’nun ata tohumları’ dedik. Zira biliyoruz ki ‘Analar dolu’ toprağımızın bizim olduğuna en büyük delil, işte bu ‘ata tohumları’dır. Bu tohumlar, bu topraklardaki mührümüzdür. Bu tohumlar, bu topraklardaki genlerimizdir. Bu tohumlar, farkımız ve markamızdır. Bu tohumlar, özgünlüğümüz ve özgürlüğümüzdür. Hasılı bu tohumlar, bu topraklardaki geçmişimiz ve geleceğimizdir” şeklinde konuştu.

“Sefer bizden, zafer Allah’tan”

Geçmiş dönemlerden kalan mirasın artık tarladan sofraya taşınacağının altını çizen Pakdemirli, “Şimdi proje kapsamında yürüttüğümüz teknik çalışmaların ardından, gelecek adım için heyecanla çalışıyoruz. Nedir o adım; bu ürünleri tüketiciye ulaştırmak. İşte bu lansman ile çocukluğumuzdan kalan miras, artık tarladan sofraya gelmeye başlayacak ve tüketici artık bu ürünleri market raflarında bulacak. Evet, sefer bizden, zafer Allah’tan” dedi.

Bakan Pakdemirli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bizler çok iyi biliyoruz ki; tohumculuk sektörü, ülkemizin en stratejik sektörlerinden biridir. Ülkemizin tohumluk ihtiyacının, mümkün olan azami oranlarda, yurtiçi üretim programları ile karşılanması amacıyla güçlü, istikrarlı, üretken ve rekabetçi bir tohumculuk sektörünün geliştirilmesi hedeflerimiz arasındadır.”

"Ülkemizin tohum pazar büyüklüğü 8 kat artmıştır"

AK Parti hükümeti iktidara geldikten sonra tarımda yapılan değişiklikleri istatiksel olarak aktaran Pakdemirli, “Son 17 yılda yürüttüğümüz istikrarlı çalışmalarla, ülkemizdeki Sertifikalı Tohum Üretimi 2002 yılında 145 bin ton iken, 2018 yılında yüzde 630 artış ile 1 milyon 59 bin tona ulaşmıştır. Aynı dönemde ithalatımız 178 milyon dolara, ihracatımız ise yüzde 775’lik artışla, 152 milyon dolara ulaşmış olup, 2018 yılında 85 ülkeye tohumluk ihracatı yapılmıştır. Bu dönemde alan bazında tarımsal üretimin yerli tohumdan karşılanma oranı yüzde 80 olmuştur. 93 milyon dolar sebze tohumu ithalatına karşılık, 583 milyon dolar yaş sebze ihracatı yapıyoruz. Başka bir deyişle alınan tohumları katma değerli ürünler haline çeviriyoruz. Ülkemiz tohum pazar büyüklüğü 8 kat artmıştır. 2002 yılında, 120 Milyon dolar olan sektörün pazar büyüklüğü, 2018 yılında yüzde 965 artarak, 1,3 milyar dolara ulaşmıştır. Hükümetlerimiz döneminde, tarımın stratejik unsurlarından biri olarak gördüğümüz tohum konusuna gereken önem verildi. Bu doğrultuda, son on yılda sertifikalı tohum kullanan çiftçilerimize ve üretici kuruluşlara 2 milyar TL’nin üzerinde destekleme ödemesi yaptık. İşte biz bu büyük rekabet çağında; gücün gıda ayağıyla dünyada bir numara olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

"3’üncü Tarım Şurası, 25 yıllık yol haritamızı belirleyecek"

3’üncü Tarım Şurası hakkında da konuşan Pakdemirli, “Ülkemizin tarım orman vizyonunu oluşturacak ve 15 yılın ardından yeniden düzenleyeceğimiz 3’üncü Tarım Şûrası’na da değinmek istiyorum. Dünya genelinde tarım Orman sektörünün talep ve ihtiyaçlarının farklılaşması yanında siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik alanlardaki baş döndürücü gelişmeler yenilenmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu değişimi yakalamak için, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak, tarım orman sektörünün mevcut durumunun değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik ulusal bir tarım orman politikasının oluşturulabilmesi hedefiyle 3’üncü Tarım Şûrası’nın düzenlenmesine karar verilmiştir. Ayrıca bizim kültürümüzde ve devlet geleneğimizde Şûra, çok önemli bir yere sahiptir. Şura ortak akıl, birlikte düşünüp birlikte hareket etme demektir. Tarım Şûrası’nda ülkemizin bu alandaki tüm birikimini seferber ederek, bakanlığımızın kısa, orta ve uzun vadeli stratejileri ile 25 yıllık yol haritasını belirleyeceğiz” dedi.

Konuşmalarının ardından Emine Erdoğan, tohum bağışı yapan çiftçi ve halka plaket verdi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise Emine Erdoğan’a projeye yaptığı katkılardan ötürü hediye takdim etti.

Bakmadan Geçme