Ege İnci'nin Yazar Ahmet Han Horasan İle Röportajı

Ege İnci'nin Yazar Ahmet Han Horasan İle Röportajı

Ege İnci’nin Yazar Ahmet Han Horasan İle Röportajı
-    Kısaca kendinizi anlatır mısınız.
10 Haziran 1979 Konya’da iki gözlü bir evde doğdum. 80 kuşağının sonu ve doksanların başlangıcında ki yokluk ve mutluluk adına her şeyi yaşadığımı söyleyebilirim. İlk ve orta öğrenimim döneminde hiç parlak bir öğrenci değildim. Çünkü aklımda tek bir şey vardı. Köyüme gitmek, koyunlarıma kavuşmak ve dağlara çıkmak. Hayatım boyunca ve halen beni en çok mutlu eden yegâne şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Bu gün bile rüyalarımda hala o dağları, koyunları, karamış çaydanlıktaki çayı, çoban köpeklerini görürüm. Yaş ilerledikçe Ülkemizin yaşadığı çalkantılar, Milletimizin siyaset ve küresel güç tarafından bir şablona sokulmaya çalışılması, acziyete sürüklenmesi, Kadim bir şehirde yaşamamız; dolayısıyla beni de bir taraf yaptı. Bir birey olarak durduğum yerde durmaktan Anadolu insanı olmaktan yaşadığım memnuniyet tarifsizdir. Son zamanların çok kullanılan bir tabiri var “Coğrafya kaderdir.” diye bazıları keder olduğunu da söylüyor. Benim için doğduğum yaşadığım yer bir onur ve hamd vesilesidir. Bizi göç yollarında göz yaşlarına boğulan bir çocuk, çaresiz tüm mevcudatı, ailesi gözleri önünde yok olan Yemenli bir baba, silahların gölgesinde yaşayan Afganlı bir gencin imtihanına tabi etmeyen RABBİME sonsuz kez hamd ederim. Sonsuza kadar Hürriyetin var olacağı bu topraklar bizim için en büyük nimetlerden biridir.
Hasılı ilk, orta ve lise tahsilinin ardından acaba teknik bir adam olur muyum diye düşündüm.  Teknik bir okulda okuduktan sonra beni mutlu edecek şeyin rakamlar, projeler, elektronik devrelerden ziyade düşünce ve onun en önemli nüvesi hatalarıyla birlikte mükemmel olan İnsan olduğuna kanaat getirdim. Yaradanın takdiri ile müesses bir nizam inkişaf ettirmeye çalışan insanın düşüncesi, gayreti, felsefesi, kanunları, idare etme ve hükmetme arzusu cezbetti bu kez ve hukuk eğitimi almaya karar verdim. 
Talebeliğim süresince çeşitli dergiler ve gazetelerde yazılarım yayınlandı. Konya’da yayın yapan bazı Televizyonlarda programcılık yaptım. Yedi yıl botunca İç Anadolu da bölgesel yayıncılık yapan bir Radyoda programcılık, haber Müdürlüğü ve Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundum. Yayıncılığın cezbedici o müthiş atmosferi öyle kuşattı ki beni, hala içindeyim hala bir ucundan mutlaka tutmaya çalışıyorum. 2017 yılında 15 yıldır şehrime ve inşalarımıza dair yazdığım deneme türündeki yazılarım Selçuklu Belediyesi tarafından “ Bir Başkentten İzler” adıyla kitap haline getirildi. Zaman zaman Sizin gibi kitap dostları ve değerli eleştirmenlerimizin takdirlerine sunmaya çalışıyorum.

 - Ne kadar zamandır yazıyorsunuz.
Yaklaşık 20 yıldır yazmaya çalışıyorum. Çok yazdım ama yayınlanmaya değer olarak düşündüğüm 25 kadar deneme çalışmam olduğunu düşünüyorum. Onlar da zaten kitabımda yayınlandı. İlk yazılarım siyaset ve ülkemizin gündemine ilişkin yazılardı. Fakat bu yazıların hiçbirinin insana dair olamadığını idrak ettim. Bir sistemin eleştirilmesi ya da tasdik edilmesinin gelip geçici olduğunu anladım. İnsana dair bir betimlemenin-tasvirin kalıcı olduğunu düşünüyorum. Tolstoy’u da, Tampınar’ı da kalıcı yapan insanı yakalamış olmalarıdır. 
-    Yazmanızda en büyük etken nedir.
Mutluluk diyebilirim. Bazen muhtaçlık olduğunu da düşünüyorum. İnsan olmak, insana ilişkin olmaklıkla ilgili temel kaygılarımı başka şekilde ifade etme şansım olmadığını düşündüğümden dolaydır.
-    Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir.
Tasvir etmeye çalıştığım insan ya da olayda ki farkındalığı okura yansıtamamak en büyük korkumdur. Çünkü o zaman yazdığınızın gazete üçüncü sayfa haberlerinden bir farkı kalmaz. Neticede orada da bir insan ve olaydan bahsedilir ama sıradan olduğu için üçüncü sayfada ye alır. Bir de yazarken illaki zorluk çekersiniz lakin biraz da çile çekmeniz gerekir. 
-    Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor.
Kitabımın daha çok orta yaş ve üzerinde etki oluşturabileceğini düşünüyorum. Yaşanan hadiseler ve yazılarda ki kişilerin büyük bir kısmı gerçek olduğu için yaşı müsait olanların daha ilgili olduğu kanaatindeyim.
-    Yazarken ilham aldığınız şey nedir. Bir kişi olabilir, bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor.
Günlük hayatla birlikte, inşaların gücü ve aczinden diyebilirim. 
-    Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı
Kuşkusuz listenin başında Mustafa Kutlu vardır. Uzun Hikaye yazma serüvenimdeki orijindir. Bir de Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi Efendinin muazzam eseri A’mak- Hayal’i. Yazma gayreti içinde olan herkes için mutlaka tavsiye ettiğim eserlerdir. Çünkü Felsefi bir yazı kaleme alacaksanız mantığınız sizi zaten yönlendirir. Eğer edebi bir eser yazmak istiyorsanız kafanızda bir tasavvur oluşması gerekir. 
-    Peki yazarlar ile görüşme imkanınız oldu mu. Bir araya geldiniz mi hiç
Meslektaşlarımız ve üstatlarımızla bir araya geldiğimiz oldu. Daha doğrusu ben kendilerini ziyaret ettim. Bilhassa kitabın ilk yayınlandığı zamanlarda eleştirilerini ve yorumlarını dinledim. ALLAH (C.C.) kendilerinden razı olsun hep olumlu görüş beyan ettiler. Tabi üstatlarımızın övgüsünü almak bizim için ayrı bir haz ve övünç vesilesi.
-    Konularınız Nasıl seçiyorsunuz.
İnsan odaklı olarak belirliyorum. Bahsettiğim gibi olaylar, kişiler, mekanlar kahir ekseriyetle gerçektir. Konu belirlerken hiç zorlanmadım diyebilirim.
-  Peki son olarak buradan okurlarınız seslenmek isterseniz ne derdiniz.
Öncelikle mutluluklarını diliyorum. Bu yolda yalnız olmadığımı hissettirdikleri için başta siz olmak üzere tüm dostlara müteşekkirim. Okumak hayatlarımızı kurtarır.

Bakmadan Geçme