Osmanlı'da 'Türk-Macar' ilişkileri konuşuldu

SAÜ'de 'Türk-Macar' ilişkileri konuşuldu.

SAÜ’de ‘Türk-Macar’ ilişkileri konuşuldu.

Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Topluluğu tarafından “Osmanlı Devleti’nin Son Savaşı Işığında Türk Macar İlişkileri” konulu konferans düzenlendi. SAÜ Fen Edebiyat Fakültesinde yapılan konferansa Macaristan İslam Cemiyeti Başkanı Zoltan Bolek konuşmacı olarak katıldı. Açılış konuşmasını yapan SAÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hacı Musa Taşdelen, “Geçmişe baktığımızda Macar Devleti ile Mohaç’ta bir savaş vardı. Sadece Macarlarla değil İran’daki Müslüman Türklerle de savaştık. Savaşlar tarihin yegâne belirleyicisi değil aslında, Macar halkıyla bizim ortak köklerimiz, kardeşliğimiz ve birlikteliğimiz var. Osmanlı Devleti’ne baktığımızda devletin yazışma dili Osmanlı Türkçesi’dir. Macaristan’a giden kadılar tutanakları Macar dili ile yazmışlardır. Osmanlı Devleti Macar dilinin yaşaması için elinden gelen gayreti göstermiştir. Macaristan, Avrupa’nın ilk Türkiyesi’dir. Ermeni Tehciri olayında Macaristan Türkiye’nin yanında bulunmuştur” dedi.

Macaristan İslam Cemiyeti Başkanı Zoltan Bolek, Macarların ilk başta yüzde 10’unun Müslüman olduğunu, bunların Müslüman olmayanlarla birlikte özgürce yaşadıklarını belirtti. Bolek, “Daha sonra bunların asimile oluşları Haçlı savaşlarının yaşanmasıyla başlamıştır. Tarihi belgelerle bunları size ispatlayabilirim. Aslında Haçlı orduları Macaristan topraklarına geldiğinde çok ciddi bir Macar-Müslüman popülasyonuyla karşılaşıyorlar. Büyük bir şok geçiriyorlar. Müslümanlarla gayri Müslümler bir arada yaşıyorlar. Papanın talimatıyla Hristiyanlık aleminin Macaristan’daki Müslüman azınlığının bir şekilde yok edilmesine karar veriliyor. Bu karara direniş gösteren krallıklar var. Bunlardan bir tanesi Kun Laszlo adındaki Macar kralı, Papanın gönderdiği elçilere topraklarında yaşayan Müslümanlarla ilişkilerinin sorunları olmadığını anlatıyor. Kendisi dindar bir Hristiyan idi, ancak bir gün tahtı tehlikeye düşerse, ona sadık olabilecek ordunun da Müslüman-Macar askerleri olduğunun bilincindeydi” ifadelerini kullandı.

Osmanlı’nın Macaristan’a gelmesi

Bolek sözlerinin devamında, “Tarihi ve o süreci araştıran bütün araştırmacılar şu konuda ittifak ederler. Osmanlılar Macarlara karşı hiçbir zaman dini baskı yapmamıştır. Kültürel bir değişim, yani asimilasyon olmamıştır. Macarlar kendi kültürlerini ve varlıklarını koruyabilmek için Avusturya’ya karşı mücadele verme kararları, tarihte belgelerle karşımıza çıkar. Macarlar, Habsburg Hanedanına karşı verdiği mücadelede başarısız olduğu süreçte Türk kardeşlerine sığınıyorlar. İnsan kaybedince fark eder. Osmanlı, bir süre sonra Macarların ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduklarının farkına varıyor. Habsburg Hanedanına karşı ciddi bir mücadele başlıyor ve o günkü Macar yöneticiler ve soylular, Türk milletinin kıymetini daha iyi anlıyorlar. Daha sonra Macar halkı da yöneticiler de yüzyıllarca iki kardeşin birbirinin kanlarını döktüğünü kabul ediyorlar ve bunun büyük bir hata olduğunu görüyorlar. Çünkü bizler birbirimizin düşmanı değil kardeşiydik. Sizlerin de bildiği gibi Macar liderler, mücadelede başarısızlığa uğrayınca Türklere sığınıyorlar” şeklinde konuştu.

Güvenli liman arayan Macaristanlı

Müslüman olan Macaristan halkını anlatan Bolek, “1800’lü yılların sonunda Macarlar Habsburg Hanedanına karşı ayaklanma yapıyor ve başarısız olduğunda Batı’da güvenli bir liman bulamıyor, Osmanlıya sığınıyor. Türkiye’de yaşıyor. Macarların lideri ile beraber ciddi bir askeri yönetici kadro da geliyor. Binlerce insan Osmanlı’ya sığınıyor. Bunların bir kısmı İslam’ı seçip Müslüman oluyor ve Osmanlı ordusunda kendilerine yönetici kısımlarda pozisyonlar veriliyor. Bir kısmı da İngiltere’ye dönüyor. O süreçlerde Osmanlı kendi ordusunu modern hale getirmeye çalışıyordu. Macar ordusu o konuda yardımcı oldu. Daha sonra Kırım Savaşı’nda Osmanlı’ya destek vermişlerdir” diye konuştu.

Bakmadan Geçme