Şentop'tan 'damat' konusuna ilişkin açıklama

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, gündemde yer alan 'damatların' tahliyelerine ilişkin, 'Kimsenin hukuk karşısında gözünün yaşına bakılmamalı, yakınlığına, akrabalığına, ilişkilerine bakılmamalı. Tek bir FETÖ'cünün...

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, gündemde yer alan ’damatların’ tahliyelerine ilişkin, “Kimsenin hukuk karşısında gözünün yaşına bakılmamalı, yakınlığına, akrabalığına, ilişkilerine bakılmamalı. Tek bir FETÖ’cünün de sosyal hayat içerisinde aktif olmasına müsamaha etmeyecek bir sonuca doğru Türkiye’nin gitmesi lazım” dedi.

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor?” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Şentop, CHP’nin 15 Temmuz (FETÖ/PDY) Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun raporuna yönelik muhalefet şerhine ilişkin, “Yeni bir şey değil, 15 Temmuz öncesinden itibaren Cumhuriyet Halk Partisi’nin 17-25 Aralık’tan itibaren hatta Sayın Kılıçdaroğlu’nun böyle bir yaklaşımı var. Bir takım malzemeler veriliyor kendisine, tam olarak nasıl kullanacağını kendisi de bilmiyor. Ama bunlarla bir vur kaç taktiği ile saldırıyor. Darbe Komisyonu raporu ile ilgili olarak yaptıkları işte bu” ifadelerini kullandı.

Şentop, Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımına ilişkin, “FETÖ’nün yürütmüş olduğu bir kurgu var. O kurgunun içerisinde bir yere oturtabiliriz bu yaklaşımı, ona destek veren bir yaklaşım” dedi. Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“AHİM’in bir kararı var. Aslında çokta makul bir karar. Belki Kılıçdaroğlu bunu bilmiyor olabilir. AHİM sözleşmeye taraf olan, mahkemenin yetkisini tanıyan ülkelerdeki yargılama süreçleri bittikten sonra nihai olarak başvurulabilecek bir kurum. Buna teknik olarak ‘iç hukuk yollarının tüketilmesi’ diyoruz. Dolayısıyla iç hukuk yolları tüketilmeden AHİM’in önüne gelen başvurulara bakabilmesi mümkün değil. Sözleşme gereği olarak böyle. AHİM bu anlamda bir karar verdi. Türkiye’de kurulmuş olan bir komisyon var. Genel olarak yargı yolu kapalı gibi bir iddia vardı. O iddialara cevap mahiyetinde Türkiye bir adım atmıştı. İnceleme komisyonu kurulmuştu iddialarla ilgili, haksızlığa uğradığını düşünenlerle ilgili. Bu komisyonun yapacağı çalışma neticesinde de yargı yolu açık.”

“15 Temmuz’un arkasındaki güçlerin yeniden farklı sebeplerle müdahalesine dair bir çağrı bu”

Kılıçdaroğlu’nun AHİM’in teknik prosedürünü bilmediğini savunan Şentop, Türkiye’yi dışarıdan müdahaleye açık hale getirmek istediğini söyledi. Şentop, “15 Temmuz’daki hareketin uluslararası bir teşebbüs olduğunu, işgal hareketi olduğunu söylüyoruz. O işgal hareketine karşı yürütülen mücadeleye de bir uluslararası sistem tarafından müdahale edilmesini istiyor. Aslında 15 Temmuz’un arkasındaki güçlerin yeniden farklı sebeplerle müdahalesine dair bir çağrı bu. Çok çirkin bir iftira. İşgal girişimine canı pahasına karşı çıkan milletimize de bir hakarettir” değerlendirmesinde bulundu.

Şentop, Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’da halkın gösterdiği mücadeleyi gölgelemeye çalışan bir adım attığını kaydederek, “15 Temmuz’dan sonra Yenikapı’da yapılan mitinge Kılıçdaroğlu da katılmıştı. Çok güzeldi o davranış. Sonrasında şöyle bir fikir oluştu. Türkiye’nin bekası söz konusu olduğu zaman farklı görüşler olsa da bir mutabakat sağlanabiliyor. Fakat o sürdürülemedi. Kılıçdaroğlu, FETÖ’den gelen malzemeleri kullanma konusunda eskiden beri süzgeci falan yok. Grup toplantılarında FETÖ’nün gizli ses kayıtlarını yayınlıyordu. Bu çok çirkin bir şey. Bunları da yaptı. Sağdan soldan gelen bilgilerle bu sürece karşı da bir tavır alan, 15 Temmuz’daki milletimizin büyük gayretini gölgelemeye çalışan bir adım attı. Bunların FETÖ’nün çalışmaları ile paralel olduğunu görüyoruz. O işgal teşebbüsünün arkasındaki güçlerin de arzu ettiği bir kafa karışıklığında bir tablo istikametinde” dedi.

Siyasette Türkiye’yi öne alan yaklaşımın önemine vurgu yapan Şentop, Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin menfaatini göz ardı eden küçük hesaplarla hareket etmemesi gerektiğini söyledi. Şentop, Kılıçdaroğlu’nun 17-25 Aralık sürecinden önce ve sonrasında FETÖ’ye yaklaşımının sorulması üzerine şunları söyledi:

“Eleştirileri var ama o eleştiriler FETÖ’ye yönelik eleştiriler değil. FETÖ üzerinden AK Parti’ye yönelik eleştirilerdi. 17-25 Aralık’tan sonra bir ayrışma oldu. FETÖ’yü de kullanarak AK Parti’ye karşı ithamlarda bulunuyordu.”

“AK Parti’nin yaptıklarını, söylediklerini eleştirmekten başka bir amaç gözetmiyor”

Siyasete katkı yapan bir muhalefetin söz konusu olmadığını söyleyen Şentop, “Muhalefet bütünüyle AK Parti’nin yaptıkları ve icraatları ile söyledikleri ile ilgili karşı eleştiri oluşturuyor. O bakımdan bazen daha önce kendisinin desteklediği, savunduğu şeyleri söylese bile AK Parti, onu da eleştiriyor. O zaman tutarlılık diye bir şey gözetmediğini net bir şekilde görüyoruz. AK Parti’nin yaptıklarını, söylediklerini eleştirmekten başka bir amaç gözetmiyor” şeklinde konuştu.

Şentop, şu an FETÖ davalarında ‘damat’ tahliyelerine ilişkin ise, “Bu bir yargı süreci, devam ediyor. Bir an önce hüküm verilsin bitsin diye de düşünülebilir. Hukukun öngörmüş olduğu süreçler içerisinde bunun yürütülmesi lazım. Bu süreci bir bütün olarak görmek lazım. Hukukun öngördüğü her şeyi dikkate alarak yürütmek lazım. Bunlarda bir eksiklik, bir atlama olduğu takdirde tekrar geri dönüp başa sarmak lazım. Bunlar atlanırsa bundan karar çıkar ama bir sonraki mahkemede bozulur, sonra tekrar başa dönmek zorunda kalınır” diye konuştu.

“Türkiye’nin konuştuğu iki kişi var”

Şentop, “Bizim yargı sistemimiz günlük, rutin devlet hayatı, sosyal hayat içerisindeki olayları çözmek üzere kurgulanmış. Örgüt dediğimizde uyuşturucu işi yapan üç beş kişi, örgüt bu. Buna göre bizim ceza yargılamalarımız planlanmış. Biz çok olağanüstü bir hadise ile karşı karşıyayız. Bu böyle bir mafya hareketi gibi bir yapılanma değil. Yaklaşık 50 bine yakın kişi tutuklu. 50 bine yakın kişi ile ilgili de adli kontrol konulmak suretiyle tutuksuz yargılanma devam ediyor. Böyle büyük bir yargısal faaliyeti yönetmek üzere kurgulanmış teşkilat veya usul hukuku bakımından hukuki alt yapı söz konusu değil. Çünkü bu öngörülebilen bir şey değil. Aksaklıkların bir kısmı bundan kaynaklanıyor. Yargıyı da biraz kendi haline bırakmamız lazım. Bu da önemli. Yargının işleyişi içerisinde bunları düzeltebilecek mekanizmalar da var. Serbest bırakıyor, itiraz oluyor tutuklanıyor veya tutuklanıyor. ‘Yanlış’ deniliyor, itiraz ediliyor, serbest bırakılıyor. Bunun da itirazı var. Bazı yanlışlıklar olabilir. Bunların düzeltilmesi de yargının işleyişi içinde mümkün. Ama dışarıdan sosyal medyada oluşturulan kampanyalarla yargıyı da psikolojik olarak baskı altında bırakıyoruz. Serbest bırakması gereken kişiyi bırakamıyor veya tutuklaması gereken kişiyi tutuklayamıyor ters bir kampanya yürütüldüğü zaman. Biraz bu konuda bence bu süreci sabırla takip etmek zorundayız. Sosyal medyanın aleyhinde kampanya yürüttüğü birisini tutuklasınlar. Yarın öbür gün başkaları ile ilgili geçerli tutuklama sebepleri olmadığı halde tutuklasın, onu istiyor. Bu falanın bir yakını veya falanın bir şeyi diye. Tersi de söz konusu olabilir. 50 bin civarında bir kişi adli kontrolle serbest bırakılmış. Türkiye’nin konuştuğu iki kişi var. İki damat var, bu bağlamda bir tartışma. Bu sulandırma işinin iki boyutu var. Birisi şu FETÖ’cü olduğu halde hakkında hukuken hak ettiği halde işlemler yapılmayanlar var. Veya işlemler yapılmaya başlanmış, çeşitli sebeplerle devreye girmeler, bunlarla beraber serbest bırakılmış tahliye edilmiş veya soruşturma, kapsam dışında bırakılmış, FETÖ’cü olduğu halde bu sürece dahil edilmeyenler, bir de şikayet olanlar var. FETÖ’cü olmadığı halde bu sürece dahil edildiği söylenenler var. Buradaki kararlılık çok önemli. FETÖ’nün en önemli bir unsurunun bile devlet içerisinde kalmayacağı şekilde kararlı şekilde mücadeleyi sürdürmek lazım” şeklinde konuştu.

Sanık savunmalarının tek tip olduğuna değinen Şentop, savunmaların arkasında bir kurgu olduğunu, ifadelerin bir senaryo dahilinde verildiğini söyledi.

“Eğer biz bir müsamaha gösterirsek Türkiye’nin bekası ile ilgili çok ciddi bir risk almış oluruz”

Şentop, damatlar konusunun birdenbire gündeme geldiğini belirterek, “Bu konuda Cumhurbaşkanımız kararlılıkla ilgili ciddi bir mesaj verdi. Çünkü bu mesele artık kişisel; ‘onu tanıyoruz’, ‘onu kurtaralım’ meselesi değil. Türkiye için bir beka sorunu haline geldi. Yakın olur, akraba olur fark etmez. Eğer biz bir müsamaha gösterirsek Türkiye’nin bekası ile ilgili çok ciddi bir risk almış oluruz. Kimsenin hukuk karşısında gözünün yaşına bakılmamalı, yakınlığına, akrabalığına, ilişkilerine bakılmamalı. Sırf akrabalıklar sebebiyle de hukuki süreçler düzgün, objektif ilerlemişse onun bunun akrabası diye de kimsenin zulme uğramasını kampanyalarla sağlamamak lazım. Ama tek bir FETÖ’cünün de sosyal hayat içerisinde aktif olmasına müsamaha etmeyecek bir sonuca doğru Türkiye’nin gitmesi lazım” dedi.

Şentop, yürütülen FETÖ davalarına ilişkin, “Davalarda takip edilmesi oradaki şehit ve gazi yakınlarına destek bakımından önemli. AK Parti olarak başta milletvekillerimiz olmak üzere Ankara’da, İstanbul’da teşkilatlarımızdan arkadaşlarımız dahil olmak üzere bunları takip ediyorlar. Her gün belirli bir grup arkadaşımız takip ediyor. Ben milletimizin de takip etmesinin çok önemli olduğunun kanaatindeyim” dedi.

Duruşmalara HDP ve CHP’lilerin neden gelmediğinin sorulması üzerine Şentop, şu değerlendirmede bulundu:

“PKK’lıların ya da başka terör örgütlerinin yargılanmalarını gelip takip ediyorlardı ama teröristlerin şehit ettiği, askerlerle ilgili veya onların zarar vermiş olduğu insanımız ile ilgili açıklamaları olmadığı gibi onlarla ilgili süreçlere de katılmaları söz konusu değil.”

“İnsan hakları ve demokrasi maskesini çok dikkatle takip etmemiz lazım”

“Avrupa’daki STK’ların, kuruluşların, parlamenterlerin ‘insan hakları’ ideali peşinde olduğunu zannediyoruz” diyen Şentop, şunları kaydetti:

“Gerçek öyle değil, insan hakları, demokrasi bunlar maske, bunlar kullanılıyor. Vasıta olarak kullanılıyor. Bunlar üzerinden Türkiye içerisinde Türkiye’de devlet ve millet düşmanı olan aktörlere nasıl destek verebiliriz, nasıl nefes aldırabiliriz, söylemlerini nasıl uluslararası arenaya taşırız? Yaptıkları bu. İnsan hakları ve demokrasi maskesini çok dikkatle takip etmemiz lazım.”

“OHAL’in devam etmesi gerekiyor”

OHAL Komisyonuna ilişkin bilgiler paylaşan Şentop, “Çok net detaylar söylemem mümkün değil. Olağanüstü Hal ilan sebebi, 15 Temmuz’da yapılan darbe sonrasında ortaya çıkan tablo. FETÖ terör örgütü ve diğer terör örgütleri de dahil olmak üzere onlarla yürütülen mücadele kapsamında düşünüldü. Ancak bu mücadelede belirli bir yere varılırsa OHAL’in devamından vazgeçilebilir. Tabloyu görüyoruz. Bugün ve dün sürdürülen bazı operasyonlar soruşturmalar var. Öbür taraftan yargılanma süreçlerini görüyoruz. Oradaki tutumlarını görüyoruz. Bütün bunlar ortadayken, OHAL’in devam etmesi gerekiyor. FETÖ’nün etkisiz hale getirileceği, devlet içerisindeki bütün uzantılarının temizleneceği noktaya kadar bu sürecin devamı gerekiyor” açıklamasında bulundu.

2019’a kadar iç tüzük ile ilgili bazı düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydeden Şentop, “2019’dan sonra hükümet sistemi değişikliği ile beraber iç tüzükte değişiklik yapılması gerekiyor. Yeni sisteme göre iç tüzüğünün 2019’dan sonra yürürlüğe girmesi gerekiyor” diye konuştu.Şentop, gündemde yer alan zeytinlikler konusunda oluşturulan söylemlere ilişkin “Fırsatçılık” ifadesini kullanarak, AK Parti döneminde zeytin ağacı sayısı bakımından yüzde 70’in üzerinde artış sağlandığını söyledi.

Bakmadan Geçme