90'larda tek öğrencisi için mücadele veren öğretmenin hikayesi beyaz perdeye taşındı

1990'lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde köylerin yakılması ve ardından boşaltılması üzerine bölgede durdurulan öğretmen atamaları ve mevcut öğretmenlerin bölgeyi terk etmesiyle Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yaşanan hikaye beyaz perdeye taşındı. Tek öğrencisi için 10 kilometre yol giderek gizliden eğitim veren öğretmen, öğrencisini yetiştirerek avukat olmasını sağladı. İlk duruşmasına öğretmeniyle giren öğrenci ve öğretmenin hikayesi büyük beğeni aldı.

90'larda tek öğrencisi için mücadele veren öğretmenin hikayesi beyaz perdeye taşındı

1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde köylerin yakılması ve ardından boşaltılması üzerine bölgede durdurulan öğretmen atamaları ve mevcut öğretmenlerin bölgeyi terk etmesiyle Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaşanan hikaye beyaz perdeye taşındı. Tek öğrencisi için 10 kilometre yol giderek gizliden eğitim veren öğretmen, öğrencisini yetiştirerek avukat olmasını sağladı. İlk duruşmasına öğretmeniyle giren öğrenci ve öğretmenin hikayesi büyük beğeni aldı.

1990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde köylerin yakılması ve ardından boşaltılması nedeniyle öğretmen atamalarının durdurulması ve var olan öğretmenlerin de bölgeyi terk etmesiyle bir öğretmen, hayalleri olan öğrencisi Ecrin için köyü terk etmek istemez. Gönüllü olarak her gün 10 kilometre uzaklıktaki köye yürüyerek gelip giden öğretmen, Ecrin’e ders verir. Okullar kapatıldığı için dersler gizlilik içinde işlenirken, Ecrin eğitimine devam ederek avukat olur. İlk duruşmasına öğretmeniyle giren öğrenci ve öğretmeninin hikayesini anlatan "1990" filmi izleyenlerden büyük beğeni aldı.

"Bütün köylüler bunu yadırgıyor"

Filmin yönetmeni Cengiz Kudat, Öğretmenler Günü’nde filmi öğretmenlere ve o şartlar altında eğitim alan öğrencilere armağan ettiğini söyledi. Kudat, “2012’den beri bu sektördeyim. Sokak fotoğrafçılığı, belgesel, kısa film ile uğraşıyorum. Şu an ise prodüksiyon işleri yapıyoruz. Kısa filmde 1990’larda yaşanmış bir öğretmenin hikayesi anlatılıyor. O zamanki köy boşaltmaları, yakmaları nedeniyle köylere öğretmen atamaları durduruluyor. Bizim hikayedeki öğretmen ise bir kız öğrenci için her gün o köye kırsal yollardan 10 kilometre yürüyerek gidip geliyor gönüllü olarak. Bütün köylüler bunu yadırgıyor. Bir tane kız öğrenci için bu kadar yol gidip gelinir mi? Bunun için bu kadar çabaya gerek var mı? Öğretmen ise bunların hiçbirini kafaya takmıyor" dedi.

"Çok yabancı bir hikaye değil. Buna ben de yetiştim, ağabeyim de yetişti"

Kısa filme taşınan hikayede öğretmenin insanlık ve öğretmenlik mesleği arasında gidip geldiğini ve insanlığı seçtiğini aktaran Kudat, "Bu hikaye çok yabancı bir hikaye değil. Buna ben de yetiştim, ağabeyim de yetişti. Ağabeyim iki gün bile okula gitmedi. Çünkü o zamanlar okullar kapalıydı, yasaktı, öğretmenler gelmiyordu belli olaylardan dolayı. Bu yüzden çok yabancı olduğumuz bir hikaye değil. Gerçek bir hikaye ve ben de az çok yetiştim. O öğrenci büyüyüp avukat oldu. Ve hikayenin sonunda avukat, emekli öğretmeniyle ilk davaya giriyor. Normal bir dava. Avukat ilk davasına öğretmeniyle girmek istiyor. Filmin çekimleri bitti ve şu anda uluslararası festivallerde yarışıyor. Hem Öğretmenler Günü’ne hem de eğitim sistemindeki bazı eksikliklere dikkat çekmek istedik. Hep eğitim ve öğretmenlerle ilgili böyle hikayeler çekmeye çalışıyoruz. Gerçek bir hikaye olduğu için izleyenler çok etkileniyor. Bu olayı yaşayanlar daha çok etkileniyor. Kötü de olsa biraz geçmişe gidip o anı yaşıyorlar” ifadelerini kullandı.