Akciğer kanseri bazen tesadüfen tespit edilebiliyor
Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tümer Ulus, günümüzde en çok korkulan hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alan akciğer kanserinde bazen hastaların şikyetleri olmasa da tesadüfen çektikleri filmlerle, patolojik lezyonların erken saptanabildiğini söyledi.
Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tümer Ulus, günümüzde en çok korkulan hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alan akciğer kanserinde bazen hastaların şikâyetleri olmasa da tesadüfen çektikleri filmlerle, patolojik lezyonların erken saptanabildiğini söyledi.
Tesadüfe bırakmadan erken teşhis için risk grubu hastaların yaptıracağı tetkikler olduğunu belirten Dr. Ulus, akciğer kanseri hakkında detaylı bilgi verdi.
Akciğer kanserinin belirgin belirtilerinin “öksürük, ağrı, kan tükürme, eklem ağrıları” olabileceğini belirten Prof. Dr. Tümer Ulus, “Bu belirtiler görülebilir. Ama bazen de hiçbir belirti olmadan da tesadüfen çekilen akciğer grafisi ile tanı konulabilir” dedi.
Risk grubunda yer alan sigara tiryakileri, asbestli bölgede yaşayanlar, 40 yaş üstü yaş grubu, ailede kanser vakası olan kişilerin en az yılda bir kez akciğer grafisi çektirmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Ulus, düz akciğer grafisinin yetersiz kaldığı durumlarda ise tomografi çektirilmesi gerektiğini ifade etti.
Rastlantısal olarak saptanan hastalığı kesin olarak belirlemek ve teşhis edebilmek için ileri tetkiklerinin kullanılmasının gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ulus, “Son yıllarda onkolojik görüntülemede lezyonun metabolik aktivite düzeyini saptayarak tanı, evreleme ve tedavi sonrası değerlendirmeye büyük katkısı olan PET-BT (pozitron emisyon tomografisi-bilgisayarlı tomografi) kullanıma girdi. PET-BT soliter pulmoner nodüllerin ve kitlesel lezyonların değerlendirilmesinde etkin ve noninvaziv bir yöntemdir. Bir akciğer kitlesinin kötü huylu olduğu tespit edildiğinde hastalığın yaygınlığının doğru bir şekilde belirlenmesinde PET-BT’nin mevcut tanı yöntemlerine göre nitelikli sonuçlar elde edilebiliyor” diye konuştu.
Genelde bu tetkikler sonucunda hastaya tanı konulabildiğini ancak kanser tanısını doğrulayabilmek için o görülen dokudan biyopsi yapılması, sonucuna göre kesin kanser olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini de kaydetti.
“Patolojiden önce kesin tanı konulmamalı”
Akciğer ve diğer kanser türlerindeki güvenilir tetkik yöntemlerinden bahseden Prof. Dr. Ulus, “Ancak şunu belirtmek gerekir ki zaman zaman bu tetkikler sonucunda sonuç pozitif yani tümör ihtimali yüksek olarak değerlendirilse de belirlenen kitlenin çıkarılarak yapılan biyopsi sonucunda tümör olmaması da mümkün. Bu durumda biz hekimlere düşen görev bu tür şüpheli görüntülerle başvuran hastalara kesin tanıyı patolojik tetkik yapılmadan koymamaktır” dedi.
Prof. Dr. Ulus, akciğer kanserinin günümüzde erken teşhis edilmesi halinde tedavi başarısı artığının altını çizdi ve şunları söyledi:
“Erken teşhis konan olgularda tümör operasyonla alınabilirse beraberinde tamamlayıcı tedavi kemoterapi, immunoterapi, radyoterapi gibi tedaviler yapılabilir ve eğer bu dediklerimiz gerçekleşirse akciğer kanseri hastasının yaşam kalitesi artar, daha iyi ve uzun yaşama şansı daha fazla olabilir.”