Aynı türbede Arap, Kürt ve Türk şeyhlerin kabirleri bulunuyor
Şanlıurfa'daki aynı türbe içerisinde yatan Şeyh Nebih Efendi, Kerküklü Şeyh Abdurrahman Efendi ve Kürt Ali Efendi türbesi birlik ve beraberliği simgeliyor. Yurt içinden insanların ilgi gösterdiği türbelere binlerce kilometre uzaktan insanlar gelerek, dua ediyor.
Şanlıurfa'daki aynı türbe içerisinde yatan Şeyh Nebih Efendi, Kerküklü Şeyh Abdurrahman Efendi ve Kürt Ali Efendi türbesi birlik ve beraberliği simgeliyor. Yurt içinden insanların ilgi gösterdiği türbelere binlerce kilometre uzaktan insanlar gelerek, dua ediyor.
Şanlıurfa kent merkezindeki mezarlıkta bulunan ve Peygamber soyundan geldiği riaveyet edilen Nebih Efendi, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın dedesi olan Kürt Ali Efendi, Kerküklü Türkmen Hacı Abdurrah Efendi türbesi insanların yoğun ilgisini görüyor. Türkiye'nin birçok şehrinden olduğu gibi binlerce kilometre uzaklıktaki Çin'den Şanlıurfa'ya gelen insanlar, bu 3 zatın mezarları başında dualar okuyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar, beraberliğin simgelendiği türbelerde tüm İslam dünyasının birlik ve beraberliği için de dualar okuyor.
Çin'den 3 türbedarı ziyarete gelen Ömer Uçar, 'Üstünlük takvadadır. Biri birimizi atamayız, birbirimizi yok edemeyiz. Mecbur kardeşçe yaşamamız lazım, bu mecburiyeti de hoş görüye dönüştürmemiz lazım. İnşallah bu gibi insanlarda, bu gibi talebelerde ön ayak olur. Ben Çin'den geliyorum, ziyaret amaçlı geldim. Orada yaşıyorum yaklaşık 20 yıldır oradayım. Buraya her geldiğimde bu türbeleri ziyaret ediyorum. Çin'de de var böyle türbeler ama orayı da ziyaret ediyorum. Onların yüzü suyu hürmetine dünyanın döndüğüne inanıyorum. Bu türbeyi görmesini bilene Allah'ın ona verdiği hayatın bir güzelliğidir' dedi.
Ziyaretçilerden Mustafa Demirci, 'Allah'ın bir lütfudur burası. Bunlar da tabi Allah dostudur. Burada ayrım yok. Kürt, Türk, Alevi hepsi ortak yeridir burası, ayrım yok' şeklinde konuştu.
Yan yana yatan 3 zatın hikayesi
Türbeler içerisinden en eskisi olduğu bilinen Şeyh Nebih Efendi'nin peygamber soyundan geldiği rivayet edilirken, kaynaklarda 1700'lü yıllarda Medine'den, Pakistan'a oradan da Urfa'ya gelerek Nakşibendi Dergahında şeyh olarak görev yaptığı yer alıyor. Urfalıların gönlüne taht kuran zatlar arasında gösterilen Şeyh Nebih Efendi, 1789 yılında vefat edince şuandaki kent merkezinde bulunan mezarlıkta defin edildi. Nakşibendi tarikatının önemli isimleri arasında gösterilen Nebih Efendinin mezarı daha sonraya türbeye çevrilirken, 1966 yılında ise adının verildiği bir cami nşa edildi.
Nebih Efendinin yanında bulunan mezarlardan diğeri ise Kürt Ali Efendi, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da dedesi olduğu biliniyor. Aslen Siverekli olan ve Şanlıurfa'da da sevilen Kürt Ali Efendi ise yaşantısı ile Müslümanlar arasında olduğu gibi dönemin Ermeni, Süryani ve Yahudileri tarafından da saygı gören bir zat olarak gösteriliyor. 1800'lü yılların sonlarına doğru Urfa'ya gelen Kürt Ali Efendi de Nakşibendi dergahında halifelik almasına rağmen şeyhlik yapmadığı, Haydariye Medresesinde uzun yıllar ders verdiği belirtiliyor. O dönemlerde Urfa'da bir Müslüman ile gayri Müslim arasında anlaşmazlık çıktığında Kürt Ali Efendi'ye müracaat ettiği de anlatılan kaynaklarda verilen karara ise her iki tarafında rıza gösterdiği kaydediiyor. Kürt Hacı Ali Efendi'nin vefat ettiği yıl olan 1911'de Urfa'da çok kar yağdığı ve kar yılı olarak bilinen 1911'de vefat eden Kürt Ali Efendi'nin cenazesini Müslüman ve gayri müslimlerin birlikte kaldırdığı rivayet ediliyor.
Aynı türbede bulunan Kerküklü Türkmen Hacı Abdurrahman Efendi'nin 1800'lü yılların sonunda Kerkük'te doğduğu belirtilirken, Mevlana Halid-i Bağdadi'nin Bağdat'taki halifesi Osman Siraceddin'in oğlu ve Halifesi olan Ahmet Şemsettin'in görev yaptığı camide imamlık yaparken, ilim tahsilini de burada tamamladığı ifade ediliyor. Hacı Abdurrahman Efendi, Bağdat'ta bulunan Ahmet Şemşettin'den ders alarak Urfa'ya geldiği, burada 1894 yılına kadar Kıbrıs tekkesinde imamlık yaptığı, 1932 yılında vefat ederek şu anki yerine defnedildiği belirtiliyor.
Şanlıurfa kent merkezindeki mezarlıkta bulunan ve Peygamber soyundan geldiği riaveyet edilen Nebih Efendi, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın dedesi olan Kürt Ali Efendi, Kerküklü Türkmen Hacı Abdurrah Efendi türbesi insanların yoğun ilgisini görüyor. Türkiye'nin birçok şehrinden olduğu gibi binlerce kilometre uzaklıktaki Çin'den Şanlıurfa'ya gelen insanlar, bu 3 zatın mezarları başında dualar okuyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar, beraberliğin simgelendiği türbelerde tüm İslam dünyasının birlik ve beraberliği için de dualar okuyor.
Çin'den 3 türbedarı ziyarete gelen Ömer Uçar, 'Üstünlük takvadadır. Biri birimizi atamayız, birbirimizi yok edemeyiz. Mecbur kardeşçe yaşamamız lazım, bu mecburiyeti de hoş görüye dönüştürmemiz lazım. İnşallah bu gibi insanlarda, bu gibi talebelerde ön ayak olur. Ben Çin'den geliyorum, ziyaret amaçlı geldim. Orada yaşıyorum yaklaşık 20 yıldır oradayım. Buraya her geldiğimde bu türbeleri ziyaret ediyorum. Çin'de de var böyle türbeler ama orayı da ziyaret ediyorum. Onların yüzü suyu hürmetine dünyanın döndüğüne inanıyorum. Bu türbeyi görmesini bilene Allah'ın ona verdiği hayatın bir güzelliğidir' dedi.
Ziyaretçilerden Mustafa Demirci, 'Allah'ın bir lütfudur burası. Bunlar da tabi Allah dostudur. Burada ayrım yok. Kürt, Türk, Alevi hepsi ortak yeridir burası, ayrım yok' şeklinde konuştu.
Yan yana yatan 3 zatın hikayesi
Türbeler içerisinden en eskisi olduğu bilinen Şeyh Nebih Efendi'nin peygamber soyundan geldiği rivayet edilirken, kaynaklarda 1700'lü yıllarda Medine'den, Pakistan'a oradan da Urfa'ya gelerek Nakşibendi Dergahında şeyh olarak görev yaptığı yer alıyor. Urfalıların gönlüne taht kuran zatlar arasında gösterilen Şeyh Nebih Efendi, 1789 yılında vefat edince şuandaki kent merkezinde bulunan mezarlıkta defin edildi. Nakşibendi tarikatının önemli isimleri arasında gösterilen Nebih Efendinin mezarı daha sonraya türbeye çevrilirken, 1966 yılında ise adının verildiği bir cami nşa edildi.
Nebih Efendinin yanında bulunan mezarlardan diğeri ise Kürt Ali Efendi, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da dedesi olduğu biliniyor. Aslen Siverekli olan ve Şanlıurfa'da da sevilen Kürt Ali Efendi ise yaşantısı ile Müslümanlar arasında olduğu gibi dönemin Ermeni, Süryani ve Yahudileri tarafından da saygı gören bir zat olarak gösteriliyor. 1800'lü yılların sonlarına doğru Urfa'ya gelen Kürt Ali Efendi de Nakşibendi dergahında halifelik almasına rağmen şeyhlik yapmadığı, Haydariye Medresesinde uzun yıllar ders verdiği belirtiliyor. O dönemlerde Urfa'da bir Müslüman ile gayri Müslim arasında anlaşmazlık çıktığında Kürt Ali Efendi'ye müracaat ettiği de anlatılan kaynaklarda verilen karara ise her iki tarafında rıza gösterdiği kaydediiyor. Kürt Hacı Ali Efendi'nin vefat ettiği yıl olan 1911'de Urfa'da çok kar yağdığı ve kar yılı olarak bilinen 1911'de vefat eden Kürt Ali Efendi'nin cenazesini Müslüman ve gayri müslimlerin birlikte kaldırdığı rivayet ediliyor.
Aynı türbede bulunan Kerküklü Türkmen Hacı Abdurrahman Efendi'nin 1800'lü yılların sonunda Kerkük'te doğduğu belirtilirken, Mevlana Halid-i Bağdadi'nin Bağdat'taki halifesi Osman Siraceddin'in oğlu ve Halifesi olan Ahmet Şemsettin'in görev yaptığı camide imamlık yaparken, ilim tahsilini de burada tamamladığı ifade ediliyor. Hacı Abdurrahman Efendi, Bağdat'ta bulunan Ahmet Şemşettin'den ders alarak Urfa'ya geldiği, burada 1894 yılına kadar Kıbrıs tekkesinde imamlık yaptığı, 1932 yılında vefat ederek şu anki yerine defnedildiği belirtiliyor.