Deprem sonrası psikolojik travmaya dikkat
Depremlerin ani ve hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıkması nedeniyle travmatik etkilerinin çok fazla olduğuna değinen Psikolog Kübra Aydın, ebeveynlerin çocuklarda oluşabilecek kaygı ve güven gibi sorunlara çok hassas bir şekilde tepki vermeleri gerektiğini belirterek Çocuğun anlatmasına ve duygusunu kesinlikle izin vermek gerekiyor dedi.
Depremlerin ani ve hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıkması nedeniyle travmatik etkilerinin çok fazla olduğuna değinen Psikolog Kübra Aydın, ebeveynlerin çocuklarda oluşabilecek kaygı ve güven gibi sorunlara çok hassas bir şekilde tepki vermeleri gerektiğini belirterek 'Çocuğun anlatmasına ve duygusunu kesinlikle izin vermek gerekiyor' dedi.
24 Ocak'ta Elazığ'da geçtiğimiz Cuma günü ise İzmir'de meydana gelen deprem nedeniyle sonrasında yapılması gerekenler tekrar gündeme geldi. Özellikle deprem sonrası çocuklarda oluşan güven ve kaygı problemleri ile alınması gereken önlemler hakkında Elazığ Mediline Hastanesi Psikoloğu Kübra Aydın bilgi vererek, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken konuları aktardı.
'Çocuklarda depremden sonra aşırı korku ve kaygı gibi belirtiler olabilir'
Deprem gibi olayları olağandışı durum olarak adlandırdıklarını belirten Psikolog Kübra Aydın, 'Depremler, daha çok ani ve hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıktığı için travmatik etkileri çok fazladır. Bu bağlamda kesinlikle irdelenmesi gereken bir konudur. Etkileri kimi zaman çok uzun zaman sürebilir ve bu süreci daha sağlıklı atlatmak için neler yapabiliriz, özellikle çocuklar için bunlar çok önemlidir. Ailelerin bu konuda çok fazla sıkıntı yaşadıklarını görebiliyoruz. Çocuklarda depremden sonra aşırı korku ve kaygı gibi belirtiler olabilir. Aynı zamanda ayrılık kaygıları oluşabilir. Anne ve babadan kopamama, ayrılamama ve kopamama gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Uykuya dalmada güçlük veya uyuyamama, yeme bozuklukları, iştah kesilmesi gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Dikkat sorunu ya da fiziksel sebebi olmayan ağrılar özellikle mide ağrısı ve bulantıları gibi durumlarla karşılaşabiliriz ki bu genellikle çocuklarda yüksek kaygının belirtisi olarak karşımıza çıkabiliyor. Bazı çocuklarda ise yeni kazandıkları becerilerde gerilemeler olabilir. Tuvalet alışkanlığını yeni edinmişse bu konularda bazı gerilikler yaşanabilir. Konuşmayı yeni öğrenmişse tekrardan konuşmamayı seçebilirler. Bunlar, bizim depremlerde gördüğümüz olağan dışı durumlara verilen olağan tepkilerdir. Eğer bu durumlar azalarak bitmiyorsa, artarak devam ediyorsa veya iki aya kadar yayılmaya başlamışsa bu artık bizim için sıkıntı teşkil ediyor. Bu durumda da kesinlikle bir profesyonele başvurulmasını öneriyoruz' dedi.
'Çocuğun anlatmasına kesinlikle izin vermek gerekiyor'
Bu tür durumda yapılması gereken hususlara değinen Aydın, 'Özellikle çocuklar rutinleri değiştiği zaman inanılmaz bir gerginlik, kaygı ve korku hissederler. Depremler de genel olarak rutini çok fazla etkiler ve bozar. Çünkü çoğumuz evimizi kaybedebilir ya da evimizde kalamayız veya gündelik hayatta ebeveynler için çok zor olduğu için eskisi gibi devam ettirmeyebilirler. Çocuklar da bu konulardan çok etkilenirler. Yani günlük akışı ve düzeni korumak çok fazla önemli. Bunun dışında çocuğun duyguları ve kaygıları konusunda kesinlikle konuşmalarına izin vermemiz gerekiyor. Bastırılmış duygular er ya da geç bir gün mutlaka ortaya çıkıyor. Biz son zamanlarda maalesef ki talihsiz bir depremle daha karşılaştık, İzmir depremi. Bu depremle birlikte, Elazığ'da da çok yakın bir zamanda bununla alakalı kötü bir tecrübe edinmiştik. Elazığ'da yaşayan travmatize olan veya bunu sağlıklı bir şekilde atlatmayan insanların tekrardan travmatize olduğunu gördük. Buna dair gelen hastalarımız oldu. Aynı şekilde çocuklarda da buna dair kaygılar oluşmaya başladı. Çocuğun anlatmasına ve duygusuna kesinlikle izin vermek gerekiyor. Çocuğun anlatmasına izin verilmeli ve depremler konusunda bilgilendirmeler yapılarak cevap verilmeli fakat kesinlikle bir felaket senaryosu oluşturmamak gerekiyor. Çocuğun anlayabileceği bir şekilde aynı zamanda güven vererek deprem süreci ve depremden nasıl korunması gerektiğini anlatmak gerek. Bu bağlamda kesinlikle güven ve şefkate çok fazla ihtiyaçları oluyor. Ebeveynlerden bu konuda çok fazla hassasiyet göstermelerini istiyoruz' şeklinde konuştu.
'Travmaları ne kadar erken engellersek kemikleşmesini o kadar önleyebiliriz'
Son olarak ebeveynlerinin kurdukları her söyleminin çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çeken Aydın, 'Önlemlerimizi alarak daha sağlık bir şekilde atlatarak devam etmemiz çok önemli. Bu bağlamda eğer yapabiliyorsak kendimiz yapamıyorsak da en kısa zamanda bir profesyonele başvurmakta kesinlikle fayda var. Çünkü travmaları ne kadar erken engellersek kemikleşmesini o kadar önleyebiliriz. Bunun yetişkinler depremlerin boyutunu inançları gereği konuşabilirler, aralarında bununla alakalı istişarede bulunabilirler. Fakat bu tür konuşmalar özellikle 7-11 yaş aralığındaki somut işlemler dediğimiz çocuklarımızda sıkıntı oluşturabiliyor. Özellikle depremlerin insanoğluna gönderilmiş bir ceza, bir ibret olduğu söylemleri ailelerimiz tarafından söylendiği zaman çocukta güven duygusunu sarsabiliyor. Bu dönemdeki çocuklar sadece gördüğü somut nesnelerle alakalı neden-sonuç ilişkisi kurduğu dönemdeler. Henüz soyut kavramları çok fazla kavrayamadıkları bir dönem. Fakat biz onlara depremle alakalı soyut bir kaynak sunduğumuz zaman çocuklar ciddi gerginlikler yaşayabiliyorlar, hayal dünyalarında bunu çok farklı kurabiliyorlar. Biz bu konuda dönütler de alıyoruz, çocuklar çok korkmaya başlıyorlar. Bu hususlara dikkat etmek gerekiyor. Tabi ki aileler kendi aralarında konuşabilirler fakat çocuklara yansıtırken bu konuda dikkatli olmaları gerekiyor'diyerek sözlerini tamamladı.
24 Ocak'ta Elazığ'da geçtiğimiz Cuma günü ise İzmir'de meydana gelen deprem nedeniyle sonrasında yapılması gerekenler tekrar gündeme geldi. Özellikle deprem sonrası çocuklarda oluşan güven ve kaygı problemleri ile alınması gereken önlemler hakkında Elazığ Mediline Hastanesi Psikoloğu Kübra Aydın bilgi vererek, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken konuları aktardı.
'Çocuklarda depremden sonra aşırı korku ve kaygı gibi belirtiler olabilir'
Deprem gibi olayları olağandışı durum olarak adlandırdıklarını belirten Psikolog Kübra Aydın, 'Depremler, daha çok ani ve hiç beklenmedik bir zamanda ortaya çıktığı için travmatik etkileri çok fazladır. Bu bağlamda kesinlikle irdelenmesi gereken bir konudur. Etkileri kimi zaman çok uzun zaman sürebilir ve bu süreci daha sağlıklı atlatmak için neler yapabiliriz, özellikle çocuklar için bunlar çok önemlidir. Ailelerin bu konuda çok fazla sıkıntı yaşadıklarını görebiliyoruz. Çocuklarda depremden sonra aşırı korku ve kaygı gibi belirtiler olabilir. Aynı zamanda ayrılık kaygıları oluşabilir. Anne ve babadan kopamama, ayrılamama ve kopamama gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Uykuya dalmada güçlük veya uyuyamama, yeme bozuklukları, iştah kesilmesi gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Dikkat sorunu ya da fiziksel sebebi olmayan ağrılar özellikle mide ağrısı ve bulantıları gibi durumlarla karşılaşabiliriz ki bu genellikle çocuklarda yüksek kaygının belirtisi olarak karşımıza çıkabiliyor. Bazı çocuklarda ise yeni kazandıkları becerilerde gerilemeler olabilir. Tuvalet alışkanlığını yeni edinmişse bu konularda bazı gerilikler yaşanabilir. Konuşmayı yeni öğrenmişse tekrardan konuşmamayı seçebilirler. Bunlar, bizim depremlerde gördüğümüz olağan dışı durumlara verilen olağan tepkilerdir. Eğer bu durumlar azalarak bitmiyorsa, artarak devam ediyorsa veya iki aya kadar yayılmaya başlamışsa bu artık bizim için sıkıntı teşkil ediyor. Bu durumda da kesinlikle bir profesyonele başvurulmasını öneriyoruz' dedi.
'Çocuğun anlatmasına kesinlikle izin vermek gerekiyor'
Bu tür durumda yapılması gereken hususlara değinen Aydın, 'Özellikle çocuklar rutinleri değiştiği zaman inanılmaz bir gerginlik, kaygı ve korku hissederler. Depremler de genel olarak rutini çok fazla etkiler ve bozar. Çünkü çoğumuz evimizi kaybedebilir ya da evimizde kalamayız veya gündelik hayatta ebeveynler için çok zor olduğu için eskisi gibi devam ettirmeyebilirler. Çocuklar da bu konulardan çok etkilenirler. Yani günlük akışı ve düzeni korumak çok fazla önemli. Bunun dışında çocuğun duyguları ve kaygıları konusunda kesinlikle konuşmalarına izin vermemiz gerekiyor. Bastırılmış duygular er ya da geç bir gün mutlaka ortaya çıkıyor. Biz son zamanlarda maalesef ki talihsiz bir depremle daha karşılaştık, İzmir depremi. Bu depremle birlikte, Elazığ'da da çok yakın bir zamanda bununla alakalı kötü bir tecrübe edinmiştik. Elazığ'da yaşayan travmatize olan veya bunu sağlıklı bir şekilde atlatmayan insanların tekrardan travmatize olduğunu gördük. Buna dair gelen hastalarımız oldu. Aynı şekilde çocuklarda da buna dair kaygılar oluşmaya başladı. Çocuğun anlatmasına ve duygusuna kesinlikle izin vermek gerekiyor. Çocuğun anlatmasına izin verilmeli ve depremler konusunda bilgilendirmeler yapılarak cevap verilmeli fakat kesinlikle bir felaket senaryosu oluşturmamak gerekiyor. Çocuğun anlayabileceği bir şekilde aynı zamanda güven vererek deprem süreci ve depremden nasıl korunması gerektiğini anlatmak gerek. Bu bağlamda kesinlikle güven ve şefkate çok fazla ihtiyaçları oluyor. Ebeveynlerden bu konuda çok fazla hassasiyet göstermelerini istiyoruz' şeklinde konuştu.
'Travmaları ne kadar erken engellersek kemikleşmesini o kadar önleyebiliriz'
Son olarak ebeveynlerinin kurdukları her söyleminin çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çeken Aydın, 'Önlemlerimizi alarak daha sağlık bir şekilde atlatarak devam etmemiz çok önemli. Bu bağlamda eğer yapabiliyorsak kendimiz yapamıyorsak da en kısa zamanda bir profesyonele başvurmakta kesinlikle fayda var. Çünkü travmaları ne kadar erken engellersek kemikleşmesini o kadar önleyebiliriz. Bunun yetişkinler depremlerin boyutunu inançları gereği konuşabilirler, aralarında bununla alakalı istişarede bulunabilirler. Fakat bu tür konuşmalar özellikle 7-11 yaş aralığındaki somut işlemler dediğimiz çocuklarımızda sıkıntı oluşturabiliyor. Özellikle depremlerin insanoğluna gönderilmiş bir ceza, bir ibret olduğu söylemleri ailelerimiz tarafından söylendiği zaman çocukta güven duygusunu sarsabiliyor. Bu dönemdeki çocuklar sadece gördüğü somut nesnelerle alakalı neden-sonuç ilişkisi kurduğu dönemdeler. Henüz soyut kavramları çok fazla kavrayamadıkları bir dönem. Fakat biz onlara depremle alakalı soyut bir kaynak sunduğumuz zaman çocuklar ciddi gerginlikler yaşayabiliyorlar, hayal dünyalarında bunu çok farklı kurabiliyorlar. Biz bu konuda dönütler de alıyoruz, çocuklar çok korkmaya başlıyorlar. Bu hususlara dikkat etmek gerekiyor. Tabi ki aileler kendi aralarında konuşabilirler fakat çocuklara yansıtırken bu konuda dikkatli olmaları gerekiyor'diyerek sözlerini tamamladı.