Dr. Tatar: 'Adana, 500 milyon yıllık jeolojik tarihin muhteşem izlerini taşıyor'
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Adana'nın zengin buzul kalıntıları, volkanizma örnekleri, fosiller, obruklar, lagünler ve kanyonlar gibi jeolojik çeşitliliğin yanısıra kültürel ve biyoçeşitliliğinin birlikte değerlendirilebileceği Türkiye'de Korunan Alanlar kapsamında yeni jeopark alanlarının kurulmasına, sürdürülebilir kalkınma ve turizme katkı yapabileceğini söyledi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Adana'nın; zengin buzul kalıntıları, volkanizma örnekleri, fosiller, obruklar, lagünler ve kanyonlar gibi jeolojik çeşitliliğin yanısıra kültürel ve biyoçeşitliliğinin birlikte değerlendirilebileceği Türkiye'de Korunan Alanlar kapsamında yeni jeopark alanlarının kurulmasına, sürdürülebilir kalkınma ve turizme katkı yapabileceğini söyledi.
Jeosit adaylarına yenilerini eklemek ve Adana'nın doğal zenginliğini bütün yönleri ile ortaya koymak amacıyla; Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kültürel Jeoloji ve Jeolojik Miras Çalışma Grubu ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şubesinin 25-26 Eylül tarihleri arasında çevrimiçi gerçekleştirdiği 'Adana'nın Jeolojik Mirası' çalıştayının sonuç bildirgesi Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar tarafından açıklandı.
Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında yer alan bölgede yapılan tespitlerin irdelendiği çalıştayın önemli sonuçlar verdiğini kaydeden Dr. Mehmet Tatar, 'Adana'nın Tufanbeyli, Saimbeyli ve Kozan ilçeleri civarında 500 milyon yıllık jeoloji tarihinin izleri bulunmaktadır. Günümüzden yaklaşık 440-460 milyon yıl önceye ait (Geç Ordovisiyen), Afrika-Sahra merkezli buzul çökellerinin izlerini taşıyan jeolojik istiflerin yer alması bölgenin Jeolojik tarihine yönelik önemli bulgulardan biridir. Ayrıca yine aynı bölgelerde 'Okyanus içi' olayların izlerini taşıyan kayaçların bulunması, dünyamızın kendi ekseni ve güneş etrafındaki hareketlerinin yeryüzünde oluşan çökellere etkileri izlerini taşıyan veriler bilim adına önemli katkılardır' dedi.
Bölgede yer alan zenginliklerin korunması, geleceğe zarar görmeden taşınması, bölge halkının kalkınmasına katkı verecek şekilde turizme kazandırılması için çalışmalarını sürdüreceklerini kaydeden Dr. Tatar, şunları kaydetti:
'Zenginlikleri ve her biri ayrı doğal anıt niteliğinde olan jeolojik mirasımızın ortaya çıkarılması için 'Adana'nın Jeolojik Mirası' çalıştayının arkasından bu konuda çalışmalarımızın devam etmesi kararını aldık. Amacımız, muhteşem bir jeoçeşitliliği bulunan bölgemizde de, Manisa'daki 'Kula-Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı' gibi Türkiye'de yeni bir jeoparkın kurulmasına katkı sağlamaktır. Bu çerçevede, sonraki çalışmalar; başta valilik olmak üzere, üniversiteler, yerel yönetimler ve ilgili kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla sürdürülmesini ve konuya sahip çıkılmasını önemsiyoruz.'
Jeosit adaylarına yenilerini eklemek ve Adana'nın doğal zenginliğini bütün yönleri ile ortaya koymak amacıyla; Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kültürel Jeoloji ve Jeolojik Miras Çalışma Grubu ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şubesinin 25-26 Eylül tarihleri arasında çevrimiçi gerçekleştirdiği 'Adana'nın Jeolojik Mirası' çalıştayının sonuç bildirgesi Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar tarafından açıklandı.
Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında yer alan bölgede yapılan tespitlerin irdelendiği çalıştayın önemli sonuçlar verdiğini kaydeden Dr. Mehmet Tatar, 'Adana'nın Tufanbeyli, Saimbeyli ve Kozan ilçeleri civarında 500 milyon yıllık jeoloji tarihinin izleri bulunmaktadır. Günümüzden yaklaşık 440-460 milyon yıl önceye ait (Geç Ordovisiyen), Afrika-Sahra merkezli buzul çökellerinin izlerini taşıyan jeolojik istiflerin yer alması bölgenin Jeolojik tarihine yönelik önemli bulgulardan biridir. Ayrıca yine aynı bölgelerde 'Okyanus içi' olayların izlerini taşıyan kayaçların bulunması, dünyamızın kendi ekseni ve güneş etrafındaki hareketlerinin yeryüzünde oluşan çökellere etkileri izlerini taşıyan veriler bilim adına önemli katkılardır' dedi.
Bölgede yer alan zenginliklerin korunması, geleceğe zarar görmeden taşınması, bölge halkının kalkınmasına katkı verecek şekilde turizme kazandırılması için çalışmalarını sürdüreceklerini kaydeden Dr. Tatar, şunları kaydetti:
'Zenginlikleri ve her biri ayrı doğal anıt niteliğinde olan jeolojik mirasımızın ortaya çıkarılması için 'Adana'nın Jeolojik Mirası' çalıştayının arkasından bu konuda çalışmalarımızın devam etmesi kararını aldık. Amacımız, muhteşem bir jeoçeşitliliği bulunan bölgemizde de, Manisa'daki 'Kula-Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı' gibi Türkiye'de yeni bir jeoparkın kurulmasına katkı sağlamaktır. Bu çerçevede, sonraki çalışmalar; başta valilik olmak üzere, üniversiteler, yerel yönetimler ve ilgili kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla sürdürülmesini ve konuya sahip çıkılmasını önemsiyoruz.'