Her yerde baraj ve göllerde su seviyesi düştü
Ülke genelinde her ilde baraj ve doğal oluşum göllerde sular gözle görülür şekilde azalırken, depremin yaşandığı Elazığ'ın Sivrice ilçesindeki doğunun gizli denizi olarak bilinen Türkiye'nin en derin gölü olan Hazar'da su seviyesinin yükselmesi dikkat çekti. Ağaçların sular altında kaldığı gölle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ercan Aksoy, depremlere bağlı olarak o bölgede ki kayaların çatlaklarında ve gözeneklerinde artış olduğunu aktardı.
Ülke genelinde her ilde baraj ve doğal oluşum göllerde sular gözle görülür şekilde azalırken, depremin yaşandığı Elazığ'ın Sivrice ilçesindeki doğunun gizli denizi olarak bilinen Türkiye'nin en derin gölü olan Hazar'da su seviyesinin yükselmesi dikkat çekti. Ağaçların sular altında kaldığı gölle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ercan Aksoy, depremlere bağlı olarak o bölgede ki kayaların çatlaklarında ve gözeneklerinde artış olduğunu aktardı.
Son yıllarda yaşanan kuraklık nedeniyle her ilde bara ve doğal oluşum göllerde su seviyesi düştü. Elazığ'ın Sivrice ilçesinde bulunan, Türkiye'de derinliği ile ilk sıralarda yer alan, 22 kilometre uzunluğa ve 6 kilometre genişliğe sahip Hazar Gölünde su seviyesi 24 Ocak'ta yaşanan 6.8'lik deprem sonrası yükseldi. Depremle oluştuğu bilinen ve batık şehir bulunan göl kenarındaki park alanlarında yer alan ağaçların bir kısmı da sular altında kaldı. Depremden sonra en az 1 metre yükselme olduğu değerlendirilen Hazar Gölü'ndeki su seviyesinde değişimle ilgili Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy bilgi verdi.
Hazar Gölü'nün tektonik kökenli bir göl olduğunu anımsatan Prof. Dr. Ercan Aksoy, “Oluşumunu faya borçludur. Bu fay depremleri üretiyor ama aynı zamana ova dediğimiz havzaları üretiyor. Bu havzaların bir bölümü su ile doluyor ve Hazar Gölü gibi göl oluşturuyor. Bunun bir örneği göl başında 3 tane göl arka arkaya var. Bunlarda tektonik göller. Tektonik göller haritada baktığınız zaman uzunlukları daha fazla, genişlikleri dardır. Aralarında bire üç orantı vardır. Bizim gölümüz kabaca 7 kilometre genişliğinde 20 kilometre uzunluğunda. Faylardan oluştuğunu biliyoruz. Tek bir parçadan ibaret değil. Bu faylarda birbirine göre sıçramalar veya bükülmeler yapabiliyor. Bükülme veya sıçramaların fayın atımına göre sıkışma oluyor yükselimler meydana geliyor ya da çöküntüler meydana geliyor. Buda havzaları veya gölleri meydana getiriyor” dedi.
Yüzeye çıkan yer altı sularındaki artış tek sebep
Bu tarz göllerde su seviyesindeki değişimlerin tektonizma tarafından kontrol edilebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aksoy, “Göllerin beslenmeleri belli. Bu beslenmeyi yağışlar ve kaynaklar sağlıyor. Hazar gölündeki en önemli beslenme gölün tabanında faydan kaynaklanan kaynaklardır. Hazar Gölüne gelen suları yüzeyden görebiliyoruz, büyük bir bölümü göle ulaşıyor. Bunu yazın suya girdiğiniz bölüm de soğuk olan yerlerden anlayabiliyoruz. Depremden önce bir öncüler başlıyor. Bu hareketlenmeler ile küçük depremler yaşıyoruz. 24 Ocak'taki 6.8 büyüklüğündeki depremden önce 2019'un Nisan ve Aralık aylarında 5'i aşan depremler oldu. Bunlar sırasında depremlere bağlı olarak o bölgede ki kayaların çatlaklarında ve gözeneklerinde artış oluyor. Bu da yüzeye daha fazla yer altı suyunun gelmesi demektir. Ama bunun doğrulunu gösterebilmek için ihtiyacımız olan şey bu artış ne zaman olmaya başladı ve hangi oranda oldu. Bunlarda çalışılması gereken konular. Eğer veriler sağlıklı olarak değerlendirilebilirse tektonizmanın etkisi elbette olan ve bilinen bir şey. Hangi oranda olduğunun göl seviyesindeki değişimlerin bilinmesine ihtiyaç var. Bu zamanda akla gelen tek sebep, yüzeye çıkan yer altı sularındaki artış olmalıdır. Çünkü 24 Ocak'ta deprem meydana geldi. Zaten yer altı sularında hemen değişim olmaz. Yüzeyden de çok su gelmediğine göre tek ihtimal yer altı suyunun kaynak olarak göl tabanına ulaşmasının daha geçerli bir tahmin olduğu söylenebilir” diye konuştu.