İlhanlı valisi, Selçuklu sultanı ile böyle boy ölçüştü
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser, Sivas'ta karşılıklı inşa edilen iki görkemli medresenin İlhanlı valisinin, Selçuklu sultanı karşısında güç ispatının göstergesi olduğunu söyledi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser, Sivas'ta karşılıklı inşa edilen iki görkemli medresenin İlhanlı valisinin, Selçuklu sultanı karşısında güç ispatının göstergesi olduğunu söyledi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser, Sivas Tarihi Kent Meydanı'nda bulunan iki medresenin 13'üncü yüzyılın başı ve 3'üncü çeyreği arasındaki farklılıkları gözler önüne seren önemli yapılar olduğunu belirtip, 'Günümüzde Sivas kent merkezinde karşılıklı olarak inşa edilmiş iki yapımız var. Bunlardan birisi, Selçuklu sultanları arasında en önemlilerinden biri olan 1'inci İzzettin Keykavus tarafından inşa ettirilen Şifahiye Medresesi. Şifahiye Medresesi, o dönemin hastanesi olarak inşa ettiriliyor. 1219 yılında inşa ettirildiğini biliyoruz. Bunun tam karşısında yer alan yapı ise 1272 yılında İlhanlıların Anadolu Genel Valisi Şemseddin Cüveyni tarafından inşa ettirilen ve Çifte Minareli Medrese olarak bildiğimiz Drü'l-hadîs. Yüzyılın başında ve 3'üncü çeyreğinde iki yapının bu şekilde karşı karşıya inşa edilmiş olması kültür tarihçileri açısından, bizim açımızdan oldukça önemli. Çünkü yüzyılın başındaki formsal, tasarımsal, süslemeye yönelik, soyutlamaya yönelik verilerle, yüzyılın başındaki ve 3'üncü çeyreğindeki durumu karşılaştırabiliyoruz. Bizim açımızdan bu iki yapı gerçekten çok önemli bir ders konusu' dedi.
'Orta çağda rastlanılan bir durum değil'
Eser, bir valinin sultana karşı bu şekildeki bir güç ispatının Orta Çağ'da karşılaşılan bir durum olmadığını ifade edip, 'Bir sultan yapısının hemen karşısında ve onu ezecek boyutta bir yapı inşa ettirilmesi çok kolay bir iş değil. Buna cesaret edecek kişinin de çok iddialı birisi olması gerekiyor. O dönem başkentleri Sivas olan İlhanlıların genel valisi, gerçekten bu güce sahip bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bu yapıyı inşa ederken bazı sınırları aşıyor. Burada saygı sınırlarını aştığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü inşa ettirdiği yapının, sultan yapısını ezecek bir cephe yüksekliğine sahip olması, o yüksekliği daha da arttırabilmek için çifte minareler ilave ettirmiş olması normalde Orta Çağ anlayışında rastladığımız şeyler değil. Bu Anadolu genel valisinin ne kadar iddialı yaklaşıma sahip olduğunu gösteriyor' şeklinde konuştu.
'Sultanlığını ilan etmek istemiş olabilir'
Eser, Cüveyni'nin bu eseri inşa ettirerek Anadolu'daki sultanlığını ilan etmek istemiş olabileceğini ifade ederek şunları kaydetti: 'Üzerinde çok çalışmak gerekir ama benim düşüncem, belki de Anadolu'da kendi sultanlığını ilan etmek üzere olan Şemseddin Cüveyni'nin, medreseyi o nedenle oraya inşa ettirdiğini düşünüyorum. Arka plandaki düşüncesi her ne olursa olsun, bizim Anadolu'nun 13'üncü yüzyılını algılamamız adına iki önemli örneği yan yana getirdiği için bu yapılar önemli birer kaynak oluşturuyor.'
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser, Sivas Tarihi Kent Meydanı'nda bulunan iki medresenin 13'üncü yüzyılın başı ve 3'üncü çeyreği arasındaki farklılıkları gözler önüne seren önemli yapılar olduğunu belirtip, 'Günümüzde Sivas kent merkezinde karşılıklı olarak inşa edilmiş iki yapımız var. Bunlardan birisi, Selçuklu sultanları arasında en önemlilerinden biri olan 1'inci İzzettin Keykavus tarafından inşa ettirilen Şifahiye Medresesi. Şifahiye Medresesi, o dönemin hastanesi olarak inşa ettiriliyor. 1219 yılında inşa ettirildiğini biliyoruz. Bunun tam karşısında yer alan yapı ise 1272 yılında İlhanlıların Anadolu Genel Valisi Şemseddin Cüveyni tarafından inşa ettirilen ve Çifte Minareli Medrese olarak bildiğimiz Drü'l-hadîs. Yüzyılın başında ve 3'üncü çeyreğinde iki yapının bu şekilde karşı karşıya inşa edilmiş olması kültür tarihçileri açısından, bizim açımızdan oldukça önemli. Çünkü yüzyılın başındaki formsal, tasarımsal, süslemeye yönelik, soyutlamaya yönelik verilerle, yüzyılın başındaki ve 3'üncü çeyreğindeki durumu karşılaştırabiliyoruz. Bizim açımızdan bu iki yapı gerçekten çok önemli bir ders konusu' dedi.
'Orta çağda rastlanılan bir durum değil'
Eser, bir valinin sultana karşı bu şekildeki bir güç ispatının Orta Çağ'da karşılaşılan bir durum olmadığını ifade edip, 'Bir sultan yapısının hemen karşısında ve onu ezecek boyutta bir yapı inşa ettirilmesi çok kolay bir iş değil. Buna cesaret edecek kişinin de çok iddialı birisi olması gerekiyor. O dönem başkentleri Sivas olan İlhanlıların genel valisi, gerçekten bu güce sahip bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bu yapıyı inşa ederken bazı sınırları aşıyor. Burada saygı sınırlarını aştığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü inşa ettirdiği yapının, sultan yapısını ezecek bir cephe yüksekliğine sahip olması, o yüksekliği daha da arttırabilmek için çifte minareler ilave ettirmiş olması normalde Orta Çağ anlayışında rastladığımız şeyler değil. Bu Anadolu genel valisinin ne kadar iddialı yaklaşıma sahip olduğunu gösteriyor' şeklinde konuştu.
'Sultanlığını ilan etmek istemiş olabilir'
Eser, Cüveyni'nin bu eseri inşa ettirerek Anadolu'daki sultanlığını ilan etmek istemiş olabileceğini ifade ederek şunları kaydetti: 'Üzerinde çok çalışmak gerekir ama benim düşüncem, belki de Anadolu'da kendi sultanlığını ilan etmek üzere olan Şemseddin Cüveyni'nin, medreseyi o nedenle oraya inşa ettirdiğini düşünüyorum. Arka plandaki düşüncesi her ne olursa olsun, bizim Anadolu'nun 13'üncü yüzyılını algılamamız adına iki önemli örneği yan yana getirdiği için bu yapılar önemli birer kaynak oluşturuyor.'