Vücuttaki saatli bomba: 'Aort Anevrizması'
Nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan ve genellikle belirti vermeyen aort anevrizması, dakikalar içinde aort yırtılmasına neden olarak hastanın yaşamını tehdit edebiliyor. 65 yaşın üzerindeki hipertansiyon hastası erkeklerin %10'unda görülen aort anevrizması, müdahale edilmediğinde organ yetmezliğine ve felce de yol açabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Faruk Cingöz, aort anevrizması ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan ve genellikle belirti vermeyen aort anevrizması, dakikalar içinde aort yırtılmasına neden olarak hastanın yaşamını tehdit edebiliyor. 65 yaşın üzerindeki hipertansiyon hastası erkeklerin %10'unda görülen aort anevrizması, müdahale edilmediğinde organ yetmezliğine ve felce de yol açabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Faruk Cingöz, aort anevrizması ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Aort, vücudun ana yaşam damarı
Vücudun ana yaşam damarı olan aort; beyin, akciğerler, omurlar arasındaki sinirler, kollar ve vücudun daha alt bölgesindeki karaciğer, böbrek, bağırsaklar ve ayaklara kadar besleyici dallar şeklinde yapılanmıştır. Aort damarı, aynı zamanda kalbin besleyici damarları olan sağ ve sol koroner arterleri de oluşturmaktadır. Vücutta birbirlerine çok güçlü bağlarla bağlı olan bütün damarlar 3 tabaka şeklindedir. Bunlar, içten dışa doğru; intima (iç), media (orta) ve adventisya (dış) şeklindedir. En güçlü tabaka ise orta tabakadır. Aort yırtılması (diseksiyon) da bu tabakanın zayıflaması ve esnekliğini yitirmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. İç tabakadaki bir yırtığın orta tabakaya kadar ilerlemesiyle aort yırtılması ortaya çıkar.
'Soğan zarının soyulması' gibi yırtılıyor
Fransızca'da parçalara ayırma, dokuları kesitlerine ayırarak inceleme anlamına gelen 'diseksiyon' genellikle iki nedenle oluşmaktadır. İlki, herhangi bir dış etken veya zorlama olmadan bu yırtığın oluşarak aorta boyunca ilerlemesidir. Buna, ailesel veya damarın yapısal faktörleri neden olur. Yırtık soğan zarının soyulması gibi hızla ilerleyerek hayatı tehdit edici boyutlara kısa sürede ulaşır. Bu durum hastada, genellikle göğüs ve iki omuz kemiği arasında bıçak saplanır gibi çok şiddetli ve keskin ağrıya yol açar. İkinci anevrizma nedeni ise trafik kazaları gibi travma kaynaklıdır. Aort anevrizması risk faktörleri arasında; diyabet, kontrol altına alınmayan yüksek tansiyon, sigara, yüksek kolesterol ve ileri yaş da önemli bir yere sahiptir.
Aort yırtığının 3 şekli
Yaşamı tehdit eden aort yırtılması 3 şekilde son haline ulaşır:
1. Yırtık orta tabakada ilerleyerek tekrar damar içerisine açılır ve kan normal akması gereken aort kanalından akarken aynı zamanda oluşan bu ikinci, yalancı ve zayıf kanaldan akış gösterir. Böylece kan iki kanaldan yoluna devam eder. Bu durum eğer organların beslenmesinde sorun oluşturmuyorsa, hastanın ameliyat hazırlıklarına zaman vermesi açısından cerrahinin lehine bir durumdur.
2. Yırtık dış tabakayı da yırtarak kanamaya yol açar ve müdahaleye vakit kalmadan hasta kaybedilebilir. Bu kanama kalbin etrafında olduğu olacağı gibi beyin damarlarında veya göğüs ya da karın boşluğunda da olabilir. Bu kanama ani ölüm riskini de beraberinde getirir. Hastanın yaşama dönmesi halinde, geç dönemde yırtık bölgesinin en zayıf noktasında damar genişleyerek balonlaşır. Bu duruma 'anevrizma' denir. Balonun içi tamamen pıhtı ile dolabildiği gibi kan devir daimi de devam edebilir. Pıhtılaşma oluştuğunda atardamarların içerisine pıhtılar ilerleyebilir ve emboliler oluşur. Embolizasyon organların, el veya ayakların beslenmesini bozarak hastanın durumunu yanıltıcı hale getirebilir. Eğer pıhtı yoksa balonlaşan bölgenin patlaması an meselesidir. Bazen öksürürken veya hapşırırken bile ortaya çıkan, durdurulamayan yırtık nedeniyle yaşam kayıpları görülmektedir. Kabız olmak ve ağır yük taşımak da yırtık oluşma riskini artırmaktadır.
3. Yırtığın herhangi bir noktadan içeriye ve dışarıya açılmadan pıhtılaşarak durması da farlı bir klinik tablodur. Bunda oluşan en önemli nokta, ikinci kanalın şişerek çevre dokulara ve organlara baskı yapmasıdır. Hastanın aort yırtığı başladıktan dakikalar sonra bu kitlenin kalbin damarlarına basması ile kalp krizi, beyin damarlarına baskısıyla felç ya da soluk borusunu baskılamasıyla, nefes darlığı ve astım gibi bulgular ortaya çıkabilir. Karın aortasında da bağırsak beslenmesini bozarak bağırsakların kurumasına yol açabilir. Eğer baskı böbrek damarlarını etkilerse, hasta böbrek yetmezliği ve diyalize bağımlı hale gelebilir.
Tedavi hastanın durumuna göre yapılmalı
Aort yırtıklarında öncelikli müdahale, hastanın tansiyonunu ve nabzını düşürmektir. Son yıllarda invaziv girişimlerle yırtık bölgesine stent konulmakta ve yırtık ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Tedavi yaklaşımında karar daha çok hastanın klinik durumuna göre verilir. Ameliyat gerekli olan hastalarda, klasik açık cerrahi yöntemi sonrasında hasta birkaç gün yoğun bakım ünitesinde ve bir hafta da hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir. Ancak yaşam kaybı riski çok yüksek olan aort yırtılmasında geçen her saatin riski artırdığı göz önüne alınarak hızlı karar verme önem kazanır. Bu, başarıya ulaşmada uygulanacak cerrahi teknik kadar önemlidir.
Aort, vücudun ana yaşam damarı
Vücudun ana yaşam damarı olan aort; beyin, akciğerler, omurlar arasındaki sinirler, kollar ve vücudun daha alt bölgesindeki karaciğer, böbrek, bağırsaklar ve ayaklara kadar besleyici dallar şeklinde yapılanmıştır. Aort damarı, aynı zamanda kalbin besleyici damarları olan sağ ve sol koroner arterleri de oluşturmaktadır. Vücutta birbirlerine çok güçlü bağlarla bağlı olan bütün damarlar 3 tabaka şeklindedir. Bunlar, içten dışa doğru; intima (iç), media (orta) ve adventisya (dış) şeklindedir. En güçlü tabaka ise orta tabakadır. Aort yırtılması (diseksiyon) da bu tabakanın zayıflaması ve esnekliğini yitirmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. İç tabakadaki bir yırtığın orta tabakaya kadar ilerlemesiyle aort yırtılması ortaya çıkar.
'Soğan zarının soyulması' gibi yırtılıyor
Fransızca'da parçalara ayırma, dokuları kesitlerine ayırarak inceleme anlamına gelen 'diseksiyon' genellikle iki nedenle oluşmaktadır. İlki, herhangi bir dış etken veya zorlama olmadan bu yırtığın oluşarak aorta boyunca ilerlemesidir. Buna, ailesel veya damarın yapısal faktörleri neden olur. Yırtık soğan zarının soyulması gibi hızla ilerleyerek hayatı tehdit edici boyutlara kısa sürede ulaşır. Bu durum hastada, genellikle göğüs ve iki omuz kemiği arasında bıçak saplanır gibi çok şiddetli ve keskin ağrıya yol açar. İkinci anevrizma nedeni ise trafik kazaları gibi travma kaynaklıdır. Aort anevrizması risk faktörleri arasında; diyabet, kontrol altına alınmayan yüksek tansiyon, sigara, yüksek kolesterol ve ileri yaş da önemli bir yere sahiptir.
Aort yırtığının 3 şekli
Yaşamı tehdit eden aort yırtılması 3 şekilde son haline ulaşır:
1. Yırtık orta tabakada ilerleyerek tekrar damar içerisine açılır ve kan normal akması gereken aort kanalından akarken aynı zamanda oluşan bu ikinci, yalancı ve zayıf kanaldan akış gösterir. Böylece kan iki kanaldan yoluna devam eder. Bu durum eğer organların beslenmesinde sorun oluşturmuyorsa, hastanın ameliyat hazırlıklarına zaman vermesi açısından cerrahinin lehine bir durumdur.
2. Yırtık dış tabakayı da yırtarak kanamaya yol açar ve müdahaleye vakit kalmadan hasta kaybedilebilir. Bu kanama kalbin etrafında olduğu olacağı gibi beyin damarlarında veya göğüs ya da karın boşluğunda da olabilir. Bu kanama ani ölüm riskini de beraberinde getirir. Hastanın yaşama dönmesi halinde, geç dönemde yırtık bölgesinin en zayıf noktasında damar genişleyerek balonlaşır. Bu duruma 'anevrizma' denir. Balonun içi tamamen pıhtı ile dolabildiği gibi kan devir daimi de devam edebilir. Pıhtılaşma oluştuğunda atardamarların içerisine pıhtılar ilerleyebilir ve emboliler oluşur. Embolizasyon organların, el veya ayakların beslenmesini bozarak hastanın durumunu yanıltıcı hale getirebilir. Eğer pıhtı yoksa balonlaşan bölgenin patlaması an meselesidir. Bazen öksürürken veya hapşırırken bile ortaya çıkan, durdurulamayan yırtık nedeniyle yaşam kayıpları görülmektedir. Kabız olmak ve ağır yük taşımak da yırtık oluşma riskini artırmaktadır.
3. Yırtığın herhangi bir noktadan içeriye ve dışarıya açılmadan pıhtılaşarak durması da farlı bir klinik tablodur. Bunda oluşan en önemli nokta, ikinci kanalın şişerek çevre dokulara ve organlara baskı yapmasıdır. Hastanın aort yırtığı başladıktan dakikalar sonra bu kitlenin kalbin damarlarına basması ile kalp krizi, beyin damarlarına baskısıyla felç ya da soluk borusunu baskılamasıyla, nefes darlığı ve astım gibi bulgular ortaya çıkabilir. Karın aortasında da bağırsak beslenmesini bozarak bağırsakların kurumasına yol açabilir. Eğer baskı böbrek damarlarını etkilerse, hasta böbrek yetmezliği ve diyalize bağımlı hale gelebilir.
Tedavi hastanın durumuna göre yapılmalı
Aort yırtıklarında öncelikli müdahale, hastanın tansiyonunu ve nabzını düşürmektir. Son yıllarda invaziv girişimlerle yırtık bölgesine stent konulmakta ve yırtık ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. Tedavi yaklaşımında karar daha çok hastanın klinik durumuna göre verilir. Ameliyat gerekli olan hastalarda, klasik açık cerrahi yöntemi sonrasında hasta birkaç gün yoğun bakım ünitesinde ve bir hafta da hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir. Ancak yaşam kaybı riski çok yüksek olan aort yırtılmasında geçen her saatin riski artırdığı göz önüne alınarak hızlı karar verme önem kazanır. Bu, başarıya ulaşmada uygulanacak cerrahi teknik kadar önemlidir.