ATO Meclis Başkanı Acı: 'Dışa bağımlılıktan kurtulmalıyız'
Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı İsmail Acı, enflasyon ile mücadelenin Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddesi olduğunu belirterek, dışa bağımlılık nedeniyle döviz kuruna dayalı ekonominin maliyet enflasyonunu artırdığına dikkati çekti.
Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı İsmail Acı, enflasyon ile mücadelenin Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddesi olduğunu belirterek, dışa bağımlılık nedeniyle döviz kuruna dayalı ekonominin maliyet enflasyonunu artırdığına dikkati çekti.
Acı, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin birçok kalemde dışa bağımlılığına ve bunun ortaya çıkardığı maliyet enflasyonuna işaret ederek, “Enflasyonla kalıcı olarak başa çıkabilmek için talep ve maliyet enflasyonu arasındaki farkı iyi anlamamız lazım. Unutmamak gerekir ki Türkiye ekonomisi ithal girdilere oldukça bağlı bir yapıdadır. Dolayısı ile döviz kurlarında meydana gelen oynaklıklar üretim maliyetlerimize yansımakta ve bizi maliyet enflasyonu ile karşı karşıya bırakmaktadır. Kısacası, Türkiye dışa bağımlı bir ülke olması sebebiyle ithal fiyat artışlarından da kur artışlarından da oldukça fazla etkilenmektedir” dedi.
"Gıda üretimi yetersiz"
Son dönemde açıklanan enflasyon rakamlarına yorum getiren Acı, rakamların özellikle gıda alanında üretimin yetersizliğini yansıttığını söyledi. Acı şunları ifade etti:
“Enflasyon rakamlarının içeriğine baktığımızda gıdada, hem üretim anlamında yetersiz kalmamız hem de aracıların fiyat belirlemesinden dolayı oldukça yüksek fiyat artışları olduğunu görüyoruz. Bu da bizi yine maliyet enflasyonu sorununa yönlendiriyor. Asıl yapılması gereken mal ve hizmet üreticileri için maliyeti düşürüp, ürünlerini ihtiyatlı fiyatlarla tüketiciye satmalarını sağlamaktır.”
Enflasyonla mücadelede başarılı olabilmek için öncelikle üretime ağırlık verilmesi gerektiğine vurgu yapan Acı, sıkı maliyet politikaları ekseninde, ithal girdilere bağlı üretim yerine yerli hammadde kullanarak, daha verimli ve daha çok üretmek gerektiğini belirtti.
“E-ticaret çıkış kapımız olabilir"
Covid-19 salgını ile üretim, lojistik ve tedarik zinciri yönetimi alanlarında açığa çıkan daralmanın bölge üreticileri üzerinde olumsuz etkilere neden olduğunu söyleyen Başkan Acı, e-ticaretin öneminin de altını çizdi. Acı, globalleşen dünyada tüketici davranışlarının da hızla değiştiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
”Dünya teknolojik olanaklarla birlikte çok küçüldü. Dünya’nın sadece bir bölgesine satış yapmayı hedeflemek yerine tüm kıtaları pazar edinmek çok kolay. Bu konuda gençlerimizi elektronik ticarete yönlendirmeli ve bununla ilgili ciddi çaba sarf etmeliyiz. Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini sadece üretim hattında değil aynı zamanda tüketici davranışları üzerinde de görmek mümkün. Özellikle bu durum, insanların dijital platformlar aracılığıyla daha fazla alışveriş yapmasına ve dolayısıyla davranış değişikliğine neden olmuştur. Salgın sürecinin hem üretim hem de tüketim düzeyinde derin bir değişim sürecini hızlandırdığı göz önünde bulundurulduğunda; dijitalleşmenin, bir sonuç değil bir başlangıç olduğu ve devamının hızla geleceğini bugünden öngörmek hiç zor değildir. “
Elektronik ticaret çerçevesinde oluşan yeni ekonomik yapılanmanın, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin kalkınması için büyük bir fırsat oluşturduğu söyleyen Acı, “E-ticaretteki gelişmeleri yakından takip ederek, zamanında uyum sağlayabilirsek, çok kısa sürelerde, uluslararası ticarette yerimizi alabilir, rekabet edebilirlik gücümüzü artırabilir ve kalkınmamızı güçlendirebiliriz” şeklinde konuştu.
Acı, Türkiye’nin genç nüfusuna seslenerek devam ettiği açıklamasında; başarılı olmanın sırrının, dünyadaki gelişmeleri geriden değil yakından takip etmek, ticaretin evrildiği yönlere hızlı manevralar yapmak olduğunu dile getirdi.
"Yaz aylarımız kabusa dönmesin"
Açıklamasında Adana halkına da seslenen Başkan Acı, aşırı sıcak geçen Temmuz ve Ağustos aylarında, serinlemek için sulama kanallarına ve göle akın eden vatandaşları uyardı. “Bizim için her bir can çok kıymetlidir” diyen Acı, ”Bölgemizde yerel yönetimlere ve Gençlik Spor Bakanlığı’na ait havuzlar olmasına rağmen, tehlikeli yerlerde serinlemek isteyen vatandaşlarımız maalesef ölüme kulaç atıyorlar. Her yıl bu aylada gazetede, televizyonda bir evladımızın, bir canın boğulma haberini duyduğumuzda içimiz parçalanıyor. Su hayattır, ancak bazen de can alabilir. Aileler bu konuda daha dikkatli olmalı biz de tüccar olarak çalışanlarımızı sürekli uyarmalı ve bilinçlendirmeliyiz” şeklinde konuştu.