Bakan Selçuk: '2002 yılından 2020 yılı Şubat sonuna kadar 2 milyon 617 bin kadınımızı özel sektörde işe yerleştirdik'

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 2002 yılında İŞKUR, özel sektörde sadece 4 bin 500 kadının işe yerleştirilmesine aracılık ediyordu. 2019'da ise tam 106 kat artışla 487 bin kadınımızın işe yerleştirilmesine aracılık etmiş olduk. 2002 yılından 2020 yılı Şubat sonuna kadar 2 milyon 617 bin kadınımızı özel sektörde işe yerleştirmiş olduk. 2016 yılından 2020 yılı Şubat ayına kadar yarım çalışma ödeneğinden 27 bin kadınımız faydalanmış oldu dedi.

Bakan Selçuk: '2002 yılından 2020 yılı Şubat sonuna kadar 2 milyon 617 bin kadınımızı özel sektörde işe yerleştirdik'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "2002 yılında İŞKUR, özel sektörde sadece 4 bin 500 kadının işe yerleştirilmesine aracılık ediyordu. 2019’da ise tam 106 kat artışla 487 bin kadınımızın işe yerleştirilmesine aracılık etmiş olduk. 2002 yılından 2020 yılı Şubat sonuna kadar 2 milyon 617 bin kadınımızı özel sektörde işe yerleştirmiş olduk. 2016 yılından 2020 yılı Şubat ayına kadar yarım çalışma ödeneğinden 27 bin kadınımız faydalanmış oldu" dedi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, HAK-İŞ’in “Duygusal zekadan sosyal zekaya” temalı 9. Kadın Emeği Buluşması’na katıldı. Konuşmasında 28 Şubat ve diğer darbe yıllarının en büyük mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu belirten Bakan Selçuk, "Ben de o dönemde aynı şeyleri yaşadım. İnancımdan ve hayat görüşümden dolayı insanlarımız, kadınlarımız eğitim haklarından mahrum bırakıldılar. İkna odalarında sorgulandılar ve milletin meclisinden kovuldular, yok sayıldılar. Ne mutlu ki bugün gazi Meclisimizde onlarca kadınlarımız var. Ne mutlu ki artık kızlarımız, kadınlarımız dini görüşlerinden ötürü eğitim hayatlarından mahrum kalmıyorlar. Okullarına, çalışma hayatlarına katılabiliyorlar. Hamdolsun ki o günleri geride bıraktık. Ancak asla unutmadık, geleceğimiz adına dersler çıkardık. İnsana sadece insan olduğu için değer veren, kadınları layık olduğu konuma taşıyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetlerinde gerçekleştirildi bu dönüşümler. Büyük mücadeleler verdik kadınlarımıza onların onuruna yaraşır bir hayat standardı sunabilmek için. Hiç kuşkusuz bu alanların en önemlisi kadınlara yönelik çalışmalarımız oldu. Ülkemizde son 18 yılda AK Parti iktidarları döneminde ekonomiden sanayiye, sağlığa, eğitime kadar birçok alanda büyük ilerlemeler kaydettik sosyal politikalar ve sosyal hizmetler alanlarında. ’Sosyal devlet’ ilkesinin gereği olarak toplumun tüm kesimlerine ulaşma ve hizmet götürme noktasında büyük atılımlar yaptık. Çocuklarımız, gençlerimiz, engelli ve yaşlılarımızı, en önemlisi kadınlarımızı yaşamın her alanında güçlendirmek için büyük çabalar sarf ettik" dedi.

"Kadın haklarını öncelikle bir insan hakkı olarak görmekteyiz"

Kadınlara yönelik tüm faaliyetlerin “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı” çerçevesinde yürütüldüğünü ifade eden Bakan Selçuk, "Eğitim, ekonomi, sağlık, karar alma mekanizmalarına katılım ve medya olmak üzere 5 ana eksende yürüyor bu strateji planlarımız. Kadın haklarını öncelikle bir insan hakkı olarak görmekteyiz. Kadınların haklarının geliştirilmesi ve kadına karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için uğraşmaktayız. Kadınlarımıza yönelik pozitif ayrımcılık, anayasa olmak üzere temel mevzuatımızda bulunmakta. Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda reformlar gerçekleştirdik kadınlarımıza yönelik pozitif ayrımcılığı pekiştirmek anlamında. Kadın erkek fırsat eşitliği önem verdiğimiz konulardan bir tanesi. Kadına şiddete karşı her daim sıfır tolerans ilkemizle çalışmaya devam ediyoruz. Eğitim hakları konusunda son 18 yılda büyük gelişme sarf ettik. Ve Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde yürüttüğümüz ’Haydi Kızlar Okula’ gibi projelerimizle kız çocuklarımızın okullaşma oranı arttı. Liselerde kız çocuklarımızın okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 45 iken, şuanda yüzde 84’lere gelmiş durumda. Yükseköğretimde kızlarımızın net okullaşma oranı yüzde 13’lerden yüzde 47, yani yarılara gelmiş durumda" diye konuştu.

"İlk 2 ayda kadına yönelik cinayetlerde de azalmalara şahit olmuş durumdayız"

Ülke genelinde üçüncü Ulusal Eylem Planı’nın uygulandığını kaydeden Bakan Selçuk, "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planları’nı da 81 ilde hazırlayıp uyguluyoruz. Kurumsal hizmetlerimizi 81 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi ve 145 Kadın Konukevi ile yürütüyoruz. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında ’Mercan seferberliği’ni başlattık. Mercan seferberliği sadece kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda değil, kadının karar alma mekanizmalarında daha etkili olması, çalışma hayatında daha aktif yer alması, aynı zamanda kendi başarı hikayelerini, kendi girişimcilik hikayelerini oluşturmaları için oluşturduğumuz bir kampanya. Biz bu seferberliğin daha ileri bir noktaya gelerek kadınların daha etkin rol alması için de uğraşıyoruz. Kadına karşı şiddet konusunda Türkiye’de ilk defa 5 kurum bizle beraber, İçişleri, Sağlık, Adalet Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığımızla beraber 75 maddelik çok kapsamlı bir koordinasyon planı oluşturduk. Buna dair kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında eğitim protokolleri imzaladık. Adalet Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımız genelgelerini yayınladılar. 2020-2021 yıllarını kapsayan bu plan sayesinde çok etkin bir şekilde kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz. İlk 2 ayda kadına yönelik cinayetlerde de azalmalara şahit olmuş durumdayız" ifadelerini kullandı.

"Yarım çalışma ödeneğinden 27 bin kadınımız faydalanmış oldu"

Bakan Selçuk, kadınların karar alma mekanizmalarında daha etkin olmalarını önemsediklerini ifade ederek şunları söyledi:

"2002’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece 24 kadın milletvekili varken, bugün bu oran yüzde 17’lerin üstüne çıkmış durumda. Biz sadece Mecliste değil bütün karar alma mekanizmalarımızda kadınlarımızın daha etkin yer almasını istiyoruz. Meclisteki oranlarımızı inşallah bürokraside genel müdür seviyesine, diğer iş hayatında da yönetim kurullarında da görmek istiyoruz. 2002 yılında yüzde 28’lerde olan kadınların işgücüne katılım oranları 2019’a geldiğimiz zaman Ekim itibarıyla yüzde 34’lere gelmiş durumda. Kadın istihdam oranı da yüzde 29’lara ulaştı. Ülkemizde istihdamı artırma, özellikle de kadın ve genç istihdamını artırma noktasında İŞKUR’un etkinliğini gün be gün arttırıyoruz. Göreve geldiğimiz 2002 yılında İŞKUR özel sektörde sadece 4 bin 500 kadının işe yerleştirilmesine aracılık ediyordu. 2019’da ise tam 106 kat artışla 487 bin kadınımızın işe yerleştirilmesine aracılık etmiş olduk. 2002 yılından 2020 yılı Şubat sonuna kadar 2 milyon 617 bin kadınımızı özel sektörde işe yerleştirmiş olduk. 66 ilimizde 73 iş kulüplerimizle beraber iş arayanlarımızı işgücü piyasasına hazırlamaya devam ediyoruz. İş kulübü hizmetlerimizden yararlananlarımızın yarısından fazlası kadın. ’İş’te Anne Projesi’ gibi programlarımızla da kadınlarımızın mesleki eğitim kurslarından, işbaşı eğitim programlarından yararlanmasını sağlıyoruz. Kadınlarımızın doğum sonrası çalışma hayatına dönmelerini kolaylaştırmak için yarım çalışma ödeneğimiz mevcut. 2016 yılından 2020 yılı Şubat ayına kadar yarım çalışma ödeneğinden 27 bin kadınımız faydalanmış oldu. Biz kadının aile ve çalışma hayatı dengesini kurabilmesi için çeşitli önlemler projeler gerçekleştirmekteyiz."

Sendikal örgütlenmeyi her zaman teşvik ettiklerini belirten Selçuk, "İşçi ve işveren arasındaki uzlaştırıcı konumumuzdan kaynaklı hem işçi hem işveren konfederasyonlarımızda kadın oranlarının artması için uğraşmaktayız. 100 Günlük Eylem Planlarında işçi ve memur sendikalarında sendikalaşma oranını yükseltme hedefini koyduk. 100 günlük icraat dönemi sonunda bu oranları yükseltmeyi de başardık. Kadın ve sendikalar deyince konunun iki boyutu da kadın çalışanlarımızın sendika üyesi olmasının sağlanması kadar kadınlarımızın sendikal faaliyetlere katılımını da önemsiyoruz. Sendikalı kadınlarımızın olduğu kadar sendikacı kadınlarımızın da sayılarının artması önemli. Temmuz 2018 verilerine göre ülkemizde yaklaşık 4 milyona yakın kadın işçi mevcut. Kadın sayısının 340 binlerde kaldığını görüyoruz. Kıyasla toplam sendikacılıkta rakam normal görülmekle beraber biz kadın sendikacı oranının da artmasını istiyoruz. Kadınların sendikal hayata katacağı birçok nokta var. Sendikacılığe da kadının elinin, alın terinin, emeğinin değmesi gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.

"4 bine yakın sendikacı kadın liderlerimiz aktif olarak görev alıyor”

HAK-İŞ Genel Bakanı Mahmut Arslan ise, Türkiye ve Rusya arasında yapılan İdlib’e yönelik ateşkes anlaşmasının kalıcı olması temennisinde bulunarak, kadınların tarihte önemli roller üstlendiğini söyledi. Arslan, bugün de kadınların yaşamın her alanında önemli olduğuna işaret ederek, “Ülkemiz, yakın siyasi tarihinde ne yazık ki kadınların özgürlüklerine yönelik çağ dışı dayatmaları, baskıları ve kısıtlamaları yaşamıştır. Bugün bu sorunların aşılmış olması nedeniyle büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu konuda şiddet, yıldırma ve dayatmaları silip atan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere AK Parti hükümetlerine ve diğer siyasi parti aktörlerine huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum. Dün tarihte olduğu gibi bugün de modern dünyanın her alanında, siyasette, sosyal ve ekonomik hayatta, kültür-sanat dünyasında varolan kadın emekçiler, temsil ettiği değerler, mücadele verdiği ideallerle HAK-İŞ’in kadın emekçi vizyonunda anlam kazanmışlardır. Tüm dünya kadınları ile birlikte ülkemizin alın teri ve emeğinin yüz akı, emeğiyle dünyamıza katkı veren HAK-İŞ’li kadınlarla birlikteyiz, bir aradayız. HAK-İŞ olarak kadınları istatistiklere konu, nesneler-objeler değil, bizzat sendikal harekette etkin roller üstlenen değer sahibi bireyler olarak görüyoruz. Onun için de kendilerine HAK-İŞ ve bağlı sendikalarımızın çatısı altında faaliyet gösterecekleri zeminler açıyoruz. Yüzyılımızda giderek çözülmeye başlayan aile yapısının en önemli yapı taşı kadındır. Şu anda sendikal karar alma mekanizmalarında 4 bine yakın sendikacı kadın liderlerimiz aktif olarak görev alıyor” diye konuştu.

"CHP ve HDP’li bazı belediyelerde yaşadığımız baskı, tehdit, sürgün ve işten çıkarılmaların son bulmasını istiyoruz"

Son yıllarda çalışma hayatı açısından son derece önemli yasal düzenlemeler hayata geçirilmiş olsa da işsizlik ve istihdam konusunda hala çözüm bekleyen sorunlar bulunduğunu söyleyen Arslan, “HAK-İŞ olarak sendikasız ve güvencesiz, kayıt dışı ve düşük ücretlerle çalışmaya her zaman itiraz ettik ve itiraz etmeye devam ediyoruz. İşsizlik sorununa çözüm bulmak amacıyla yeni sistem ve modeller geliştirilmesini istiyoruz. Asgari ücretin işçinin ailesiyle birlikte geçimini sağlayacak şekilde belirlenmesini, ücretler üzerindeki vergi yükünün azaltılmasını talep ediyoruz. İş kazaları, sosyal ve ekonomik bir yara olarak çalışma hayatının en önemli sorun alanlarından biri olmaya devam etmektedir. Bu alanda yeni çözümlere ihtiyaç olduğu çok açıktır. Başta iş kazaları ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi olmak üzere çalışma hayatında yaşanan her türlü sorunun çözümü için sendikal örgütlenmenin önemine inanıyoruz. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından CHP ve HDP’li bazı belediyelerde yaşadığımız baskı, tehdit, sürgün ve işten çıkarılmaların son bulmasını istiyoruz. İşini, emeğini kaybeden ve aylardır mücadele eden HAK-İŞ’li emekçilerin derhal işlerine döndürülmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.