Bu köyün eşi benzeri yok
Sivas'ın Divriği ilçesi Çiğdemli köyü, kendine özgü asırlık mimarisi ile keşfedilmeyi bekliyor.
Sivas’ın Divriği ilçesi Çiğdemli köyü, kendine özgü asırlık mimarisi ile keşfedilmeyi bekliyor.
Orta Asya’dan Anadolu’ya göçen Türklerin ilk uğrak yerlerinden biri olan Sivas’ın Divriği ilçesindeki eski adı ile Tuğut, yeni adı ile Çiğdemli köyü benzersiz mimarisi ile keşfedilmeyi bekliyor. Evliya Çelebi Seyahatname isimli eserinin 3. cildi 274. sayfasında bu köyden “150 haneli, bağlı-bahçeli, mamur bir köy” sözleri ile bahsediyor. Evliya Çelebi’nin de bahsettiği gibi yaklaşık 150 haneden oluşan köyde evler kendine özgü ilginç mimarileri ile dikkat çekiyor. Yaklaşık bin yıllık olduğu düşünülen köydeki evler bitişik yapıları ile Mardin evlerini de andırıyor. Evler arasında birbirine bağlanan tüneller, köprüler bulunduğu gibi bazı evlerin altında tünellerden ulaşılan mahzenler yer alıyor. Köy dar sokakları, taş duvarları, tavan işlemeleri ve tarihi kaldırımları ile adeta bir Orta Çağ filmi setini andırıyor. Nizami mimarisi ile de günümüz mimarları için bulunmaz bir örnek teşkil ediyor.
Türk kültürünü yansıtıyor
Köy hakkında bilgi veren Divriği İlçesi Belediye Başkanı Hakan Gök, köyün mimarisi ile Anadolu’ya gelen ilk Türklerin özeliklerini yansıttığını belirterek, “1071 Malazgirt savaşı ile Anadolu’nun Türkleşmesi tamamlanıyor. Türkler Anadolu’yu yurt ediniyorlar. Bizim köyümüzün sakinleri de burada Ahıska bölgesinden gelmişler. Suyun bol olması, tarım arazilerinin ve yaylaların bol olması bu köyü tercih etmelerine neden olmuş. Buraya bir köy demekte yanlış. Burada bir şehir havası var. Burada bir kent havası var. Çünkü, insanlar 300-400 yıl önce sokak kültürü oluşturmuş. Bitişik nizamda binalar yapmışlar ama hiç biri birbirini gölgelemiyor. Hiç biri diğerinin yapısını bozmuyor. Sokaklarda yuvarlak mimarinin olması, kaldırımların düzgün yapılması, akarların oluşturulması bize aynı zamanda Türklerin temizliğe verdiği önemi gösteriyor. Şu anki mimari ile geçmişteki bu mimariyi kıyasladığımızda atalarımızın daha sağlıklı yaşam alanları oluşturduklarını söyleyebiliriz” dedi.
Köyün yerleşim yerine olarak ilk kez Romalılar döneminde kullanıldığı düşünülürken Türkler için ise tarihi yaklaşık 800 yıl öncesine dayanıyor. Köyde halen ayakta kalmayı başaran binaların tarihinin ise 300 ila 400 yıl arasında olduğu tahmin ediliyor. Yerli ve bayancı turistlerin ve araştırmacıların dikkatini çeken Tuğut köyü çevresel etkilerle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bir çok ev yıkılırken diğerleri ise güçlükle ayakta kalmakta. Köy sakinleri ise köyün koruma altına alınmasını istiyor.