Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi

Gaziantep Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi.

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi

Gaziantep Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Şartlar oluştuğunda Esad ile görüşülür" açıklamasının ardından değerlendirmelerde bulunan Gaziantep Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, muhtemel bir görüşmede Türkiye’nin şartlarının neler olabileceğini açıkladı. Şeyhanlıoğlu, Türkiye’nin Suriye hükümetinden çok partili sisteme geçilmesi, yeni anayasa ve mültecilerin geri dönüşüyle ilgili beklentileri olacağını ifade etti.

“Türkiye’nin bütün iyi niyetini Esad görmezden geldi”

Türkiye’nin bütün iyi niyetli çabalarına rağmen Esad’ın bunu anlamadığını ifade eden Şeyhanlıoğlu, “Suriye, 1918 yılına kadar tam 402 yıl Osmanlı Devleti’ne bağlı olarak yaşadı. İç işlerinde özgür, dış işlerinde Osmanlı’yla beraber hareket etti. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun 1918’de bölgeden çekilmesinden sonra 1963 yılına kadar Suriye, 30 yıl Fransız sömürgesi altında kaldı. Ardından 10 yılda 20 darbenin olduğu bir döneme girdi. 1963 yılında da BAAS başa getirildi. 1963’ten 2000 yılına kadar zulüm ile yönetildi. Özellikle Müslüman sünni kesim yok sayıldı. Tüm yetki, ticari, bürokratik işler azınlık olan Nusayrilerin eline verildi. Birçok bölgede sadece askeri olarak kalan BAAS’ın toplumla bağları yoktu. Bu nedenle Mart 2011 yılında isyan çıktığı zaman şehirler kolaylıkla düştü. Bu süreçte Esad şöyle bir strateji takip etti. Türkiye’nin bütün telkinlerine, yardımcı olma çabalarına rağmen ama uluslararası halka, özellikle İsrail, Amerika, Rusya ve İran’ın halkası Esad’ın bir değişim, dönüşümüne imkan vermedi. Esad Türkiye’nin bütün iyi niyetli çabalarına rağmen söz verdiklerini yapmadı. Çünkü bir seçime gidilseydi BAAS kaybederdi. Özellikle Esad, Suriye’nin diğer Arap ülkelerinden farklı olduğunu, çok farklı azınlıkların yaşadığını, büyük bir çatışmanın olacağını, makasa gireceklerini düşünüyordu. Bu korkuyla Esad silaha sarılarak ülkesinin yarısını telef etti. Ülkesini yabancılara peşkeş çekti. Böylece süreç günümüze kadar geldi” dedi.

“Rusya bölgede zayıflamış durumda, bunu değerlendirmeliyiz”

Rusya’nın bölgede zayıfladığını ve Türkiye’nin bunu iyi değerlendirmesi gerektiğinin altını çizen Şeyhanlıoğlu, “Önemli olan bundan sonra süreç nasıl olacak. Suriye 5 parçalı bir federasyona doğru gidiyor, bu çok sıkıntılı bir süreç olacak. Çünkü Suriye parçalanmaması gereken bir bölgedir. Şu anda Rusya bölgede zayıflamış durumda, bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Ruslar Akdeniz sahillerinde zor tutunuyorlar. Rusları buradan deporte etmeliyiz. Çünkü eğer İran karada kalırsa, eğer Ruslar burada kalmayı devam ettirirse bu Türkiye’nin güneyden kuşatılması anlamına gelir. Bu Suriye’nin asla sömürgecilikten çıkamama anlamına gelir. Suriye’de petrol, toprak, su var ve Amerika bunu PYD üzerinden, Fırat’ın doğusundan kontrol ediyor. Bu bölgede terör demek, bu bölgede çatışmanın devam etmesi demektir. İdlib’e sıkışmış 5 milyon insan Türkiye’nin elinde, 6 milyon insan biz bunları geri döndürmeliyiz” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin Esad ile görüşme şartları”

Türkiye’nin Esad ile görüşme şartlarına değinen Doç. Dr. Şeyhanlıoğlu, “Bu açıdan yeniden Esad ile çok partili hayata geçmek şartıyla, 2 yıl içerisinde seçim yapılması şartıyla ve mültecilerin ikametgahlarının daha önce olduğu yere geri dönmesi gerekiyor. Suriye’nin normalleşmesi, Orta Doğu’nun ve dünyanın normalleşmesi demektir. Burada Türkiye İran ve Mısır diğer Arap ülkeleriyle birlikte yeni Suriye’nin geçiş sürecinde iş birliği yapması lazım. Türkiye’nin Esad ile görüşmesi için bence 3 temel şartı olur. Bunlardan ilki, çok partili hayata geçiş, ikincisi Suriye’de çoğulcu katılımcı bir anayasanın yapılması, üçüncüsü mültecilerin geri dönmesi. Güvenli ve onurlu bir geri dönüş mutlaka olmalıdır” diye konuştu.