Dr. İzzet Alagöz: 'Enerji kaynaklarındaki ve teknolojideki dışa bağımlılık kabul edebileceğimiz bir şey değil'

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Genel Müdürü Dr. İzzet Alagöz, enerji kaynaklarındaki ve teknolojideki dışa bağımlılığı kabul etmediklerini söyleyerek, Yerli üretim ile jeneratörde bağımsızlığımızı kazandık dedi.

Dr. İzzet Alagöz: 'Enerji kaynaklarındaki ve teknolojideki dışa bağımlılık kabul edebileceğimiz bir şey değil'

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Genel Müdürü Dr. İzzet Alagöz, enerji kaynaklarındaki ve teknolojideki dışa bağımlılığı kabul etmediklerini söyleyerek, "Yerli üretim ile jeneratörde bağımsızlığımızı kazandık" dedi.

Türkiye Elektrik Sanayi Birliği (TESAB) tarafından düzenlenen CIGRE Türkiye Sektör Buluşmaları’nın 2.’si "Batarya Teknolojileri" başlığı ile Kayseri Ticaret Odası’nın (KTO) ev sahipliğinde Kayseri’de düzenlendi. Kayseri Ticaret Odası Meclis Salonu’nda düzenlenen buluşmaya, EÜAŞ Genel Müdürü Dr. İzzet Alagöz, MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Ferhat Akmermer, KTO Yönetim Kurulu Üyesi Erol Sırıklı, Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Nebi Doğan ve davetliler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan programda, konunun uzmanları batarya teknolojisini masaya yatırdı.

Dr. İzzet Alagöz: "Enerji kaynaklarındaki ve teknolojideki dışa bağımlılık kabul edebileceğimiz bir şey değil"

Programı değerlendiren EÜAŞ Genel Müdürü Dr. İzzet Alagöz, enerji kaynaklarında ve teknolojideki dışa bağımlılığı kabul etmeyeceklerini kaydederek, "Türkiye’de 100 bin megavatın üzerine çıkmış bir elektrik üretim kabiliyeti var. Buna rağmen primer enerji de bunun 3’te 1’inin hidrolik, 3’te 1’inin doğalgaz, diğer 3’te 1’inin de termik ve kömür santralleri ile yenilebilir santraller olduğunu ifade etmemiz gerekir. Kuraklık yaşadığımız bir dönemde primer enerji de yüzde 50’ye yakın dışa bağımlılığımız var. Enerji kaynaklarında nasıl dışa bağımlılığımız devam ediyorsa, teknolojide de dışa bağımlılığımız devam ediyor. Bu devamlılık bizim kabul edeceğimiz bir şey değil. Türkiye, Paris İklim Anlaşması’na imza atmış bir ülke olarak de karbonizasyonla ilgili hedeflerine kararlılıkla yürümektedir. Bununla ilgili hem teknoloji üretiyoruz hem de altına imza attığımız deklarasyonun manasını bilerek hareket ediyoruz. Dünyanın enerji krizi yaşadığı bir dönemde bizim daha temiz teknolojilerle kömürü kullanmamız gerekiyor. Karbonu yakalayarak çevreye zararlı hallerini faydalı hallere çevirecek fırsatlar ortaya koyuyoruz. Bunları yaparken de primer enerji kaynaklarına olan bağımlılığımız kadar teknolojiye de bağımlılığımızı göz önünde bulunduruyoruz. Yerli üretimi yapabileceğimiz şeylerden birisi olarak görüyoruz. Ana ekipmanlar olarak bir elektrik santralinin 3 ünitesinden bahsetmek gerekir. Türbin, jeneratör ve kontrol sistemi. Biz türbin konusunda çok geç kalmış olmakla beraber yerli türbinin tasarımını bitirdik, prototipini ürettik ve şuanda 2022’nin sonuna doğru yerli türbinimizi sahaya indireceğiz. Jeneratör konusunda oldukça mesafe kat ettik. Özellikle Fırat Nehri’nin üzerinde Türkiye’nin elektrikle ilgili hikayesinin başladığı Keban Barajı’nda 4 tane jeneratörü yerli ürettik. Yüzde 100 yerli ürettik. Dolayısıyla tamamen bu konudaki bağımsızlığımızı kazandığımızı söyleyebiliriz. Bu yıl içerisinde de seri üretime geçmek adına Ankara’da jeneratör fabrikası kuruyoruz. Kontrol sistemleri konusunda ise dünyanın 4 ülkesi kontrol sistemi üretebiliyor. Bu konuda bütün dünya bu 4 ülkeye bağımlıdır. Türkiye bunun 5.’si oldu. Biz nükleer santralleri yönetecek şekilde kontrol sistemi geliştirdik. Bu kontrol sistemi de donanımı, yazılı ve tasarımı ile tamamının yerli yapıldığının müjdesini vermek isterim. Yazılımlarının ve SOS kodlarının tamamı bize ait. Arka kapılarının bulunmadığı, şifrelerinin kırılamadığı, Türkiye’nin en güvenli kontrol sistemini geliştirdiğimizi buradan ifa edeyim. Ancak bunun yaygınlaştırılması için önce kendi santrallerimizde uygulanmak gerektiğine inandık ve şuanda 11’inci santralimize uygulamamızı yapıyoruz. Bu yılın sonunda Türkiye’de 20 santralde uygulanmış olmasını hedefliyoruz. 20 santrale uyguladıktan sonra bunlardan alınacak verilerle artık hem Türkiye’ye hem de dünyaya açılmanın zamanı geldi. Dünyanın kontrol alanında en büyük yöneticilerinden birisi olmak adına çok büyük bir adım attığımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Alagöz, "Ekonomiye katkısı bir yerde Pazar payıyla alakalıdır. Eğer biz elektrik santrallerinin megavat başına 1 milyon dolar gibi ortalamasını düşünecek olursak Türkiye’nin de 100 bin megavat kurulu gücünün olduğunu hatırlayacak olursak 100 bin megavatın 100 milyar dolara tekabül ettiğini göreceksiniz. Bundan sonraki bütün üretimlerin artık yerli olması için gayret ediyoruz. Bu pazarın içerisinde gittikçe artan bir Pazar payı artışı gözlemleyeceğiz. Kontrol sistemlerinde sadece elektrik santrallerine değil rafinerilere, nükleer santrallerine, çimento fabrikaları, demir çelik fabrikaları gibi tüm endüstriyel kontrol sistemlerine hitap edebileceği için onunda yıllık 10 milyar dolar gibi Pazar payının olduğunu buradan paylaşmak istiyorum" dedi.