"Göç ve Mülteciler" temalı 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu raporu açıklandı

Dünya Mülteciler Günü kapsamında 'Göç ve Mülteciler' temalı rapor hakkında bilgi veren Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Şeref Malkoç, 'İnsanlık krizinde bazı ülkeler sınıfta kalmış, bazı ülkeler de özellikle Türkiye, insanlığın...

&quotGöç ve Mülteciler" temalı 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu raporu açıklandı

Dünya Mülteciler Günü kapsamında "Göç ve Mülteciler" temalı rapor hakkında bilgi veren Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "İnsanlık krizinde bazı ülkeler sınıfta kalmış, bazı ülkeler de; özellikle Türkiye, insanlığın onurunu ve haysiyetini temsil eder konumdadır" dedi.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Birleşmiş Milletlerin (BM) her yıl 20 Haziran tarihini Dünya Mülteciler Günü olarak belirlemiş olması nedeniyle, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) tarafından 2-3 Mart tarihinde gerçekleştirilen Göç ve Mülteciler temalı 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu raporuyla ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaştı. Yerinden, yurdundan, memleketinden çıkmış olan yaklaşık 65 milyon göçmen olduğunu dile getiren Malkoç, "Dünyaya baktığımızda özellikle bizim yakın çevremizden Suriye’ye baktığımızda, yaşanan olaylar büyük bir insanlık buhranı, krizidir. Özellikle iç savaşın başlamasıyla 6 yıl içerisinde 3 buçuk milyon Suriyeli yurdunu tek etmek zorunda kalmıştır. Bu insanlık krizinde bazı ülkeler sınıfta kalmış, bazı ülkeler de insanlığın onurunu, haysiyetini temsil eder konumdadırlar. Özellikle Türkiye, krizin başından beri açık kapı politikası izleyerek, savaştan, ölümden kaçan, evleri yıkılan bütün insanlara sonuna kadar kapıyı açmıştır. Yaklaşık 6 yıllık süre içinde 3 buçuk milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye gelmiştir. Türkiye; Makedonya, Litvanya ve Arnavutluk gibi ülkelerin nüfusundan daha fazla sayıda mülteciyi barındırmaktadır. Bu 3 buçuk milyon Suriyelinin sadece yüzde 8’i oldukça nitelikli ve güzel kamplardadır, dünyanın değişik liderlerinin bu kamplarla ilgili söylediği güzel sözler kulağımızdadır. Türkiye bu anlamda insanlığın onurunu kurtarıyor" ifadelerini kullandı.

"AB, kendisiyle yapılmış olan anlaşmaları yerine getirmedi"

Ülkemizin değişik illerinde Suriyeli mülteciler olduğunu belirten Malkoç, özellikle Kilis gibi kendi nüfusundan daha fazla mülteci bulunan iller olduğuna da dikkat çekti. Malkoç, "10 tane ilimiz var bu illerde 100 binden fazla Suriyeli göçmen var. Koskoca Avrupa’da sadece iki tane ülkede 100 binden fazla mülteci vardır; birisi Almanya, diğeri de İsveç. Bu insanlar Türk halkının içindeler, milletimiz ekmeğini bölüşmüş, beraber yaşamıştır. Eğitim konusunda MEB çok titiz bir gayret içerisindedir. Şu anda Türkiye’de 500 bin Suriyeli çocuk ilk ve ortaöğretim düzeyinde okullarda okumaktadır. Norveç’te ilk ve ortaokulda okuyan öğrenci sayısı 300 bindir, bu sayı Norveç’in kendi nüfusuna ait çocuklardır. Norveç’in kendi okuyan çocuk nüfusundan daha fazla mülteciye biz eğitim veriyoruz. Ayrıca sahil güvenlik kuvvetlerimiz bu süre zarfında 185 bin Suriyeliyi Ege Denizi’nde boğulmaktan kurtarmıştır. Türkiye’nin bu anlamda mülteciler için yapmış olduğu harcama 26 milyar dolar civarındadır. BM, AB, fonlar ve kuruluşlar ancak gereksiz tenkitlerde bulunuyorlar, bu anlamda Türkiye’nin yükünü paylaşmak için üzerilerine düşen vazifeyi yapmamışlardır. Özellikle AB, kendisiyle ile yapılmış olan anlaşmalara rağmen bu anlaşmaları yerine getirmemişlerdir, bunu sitem olarak iletiyoruz. Suriyelilere kucak açmamızdaki en büyük etken sayın Cumhurbaşkanmızın yüreğindeki merhamet, gönlünün genişliği ve insani konulardaki duyarlılığıdır" şeklinde konuştu.

"Bu kitap aslında Türkiye’nin insanlık adına yaptığı hizmetlerin belgesidir"

KDK’nın bir insan hakları kurumu olduğunun altını çizen Başdenetçi Malkoç konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Suriyeliler konusunda da çalışmalarımız var, özel rapor yazma imkanımız var. Biz de uluslararası alanlarda dahil olmak üzere bu imkanımızı kullanmaya çalıştık. Suriyelilerin durumunu inceledik, kurumlarımızın yapmış olduğu güzel çalışmaları tespit ettik, milletimizin fedakarlıklarını gördük ve bunları ’daha iyisini nasıl yapabiliriz’ diye rapora döktük. Tavsiye ve önerilerde bulunan bir rapor hazırlığı içerisindeyiz. 2-3 Mart tarihleri arasında dünyanın değişik ülkelerinin ombudsmalarını da Türkiye’ye davet ederek bu konuyu anlattık ve bu sempozyumu kitap haline dönüştürdük. Bu kitap aslında Türkiye’nin insanlık adına yaptığı hizmetlerin belgesidir." Ayrıca Başdenetçi Malkoç, Suriye Özel Raporunu Temmuz ayına yetiştirmek niyetinde olduklarını kaydetti.