- Haberler
- Özel Haber
- TÜRKTOB Başkanı Akcan: 'Küresel salgının getirdiği endişelere çözüm milli tohum''
TÜRKTOB Başkanı Akcan: 'Küresel salgının getirdiği endişelere çözüm milli tohum''
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, küresel salgının tüm canlıların sağlığının birbirleriyle bağlantılı ve bir bütün olduğunu hatırlattığını, başlarda bir sağlık sorunu olarak görülen Covid-19'un artık ekonomik, sosyal ve siyasi boyutlarıyla daha çok konuşulacağını söyledi. Akcan, 'Küresel salgının getirdiği endişelere çözüm milli tohum'' dedi.
Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, küresel salgının tüm canlıların sağlığının birbirleriyle bağlantılı ve bir bütün olduğunu hatırlattığını, başlarda bir sağlık sorunu olarak görülen Covid-19’un artık ekonomik, sosyal ve siyasi boyutlarıyla daha çok konuşulacağını söyledi. Akcan, “Küresel salgının getirdiği endişelere çözüm milli tohum’’ dedi.
Salgının etkilerini başta tarım olmak üzere tüm sektörlerde yaşayarak deneyimlediklerini ifade eden TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, "Uluslararası raporlara baktığımızda 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu, Covid-19 salgınının da etkisiyle daha ciddi sıkıntılar yaşanabileceği vurgulanıyor. Salgın nedeniyle tarımsal üretimin ve gıda tedarikinin zorlaşması ve daha pahalı hale gelmesiyle küresel düzeyde ‘gıda milliyetçiliği’ olarak adlandırılabilecek, ülkelerin kendi stoklarını muhafaza etmelerine öncelik verdikleri görülüyor’’ dedi.
Bu açıdan bakıldığında bitkisel üretimin temeli ve hayvancılıkta yem bitkileri üretiminin vazgeçilmezi ve en stratejik unsuru olan tohumlukların (tohum, fide, fidan) ve tohumculuk sektörünün öneminin daha iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayan Akcan, "Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmasını beklemiyoruz. Ancak belirsizlikler her alanda olduğu gibi tarımda da riskleri arttırır. Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar salgının tarım ve gıdada olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. Burada önemli olan çiftçilerimizin daha çok gelir elde etmesini sağlayacak desteklerin artması ve çiftçilerimizin ürünlerinin değerinde satılacağını bilmesi’’ dedi.
"Tohum milliyetçiliği yapalım, milli çeşitleri kullanalım"
Türk bitki ıslahçıları tarafından geliştirilen ve yerli firmalar tarafından üretilen tohumluk çeşitlerinin yabancı çeşitlere göre hiçbir eksiğinin olmadığını söyleyen Akcan, yüzde 100 yerli ve milli olarak, başka bir ifade ile tamamen yerli sermayeli şirketlerin yurt içi gen kaynaklarından ıslah edip geliştirdikleri milli tohumlardan tahıl ihtiyacının yüzde 70’ini, baklagillerin yüzde 97’sini, çayır-mera ve yem bitkilerinin yüzde 92’sini ve sebzelerin yüzde 60’ını karşıladıklarını, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, pamuk ve patates gibi tohumluk açığı olan ürünlerde de gün geçtikçe milli tohum çeşitlerinin arttığını kaydetti. Akcan, "Tohumculuk sektörü genç bir sektör. Bu nedenle Türk şirketlerinin sermayesi uluslararası şirketlere göre daha zayıf. Yabancı şirketlerin tanıtım ve pazarlama için ayırdıkları bütçelere şimdilik bizim erişmemiz zor. Bu nedenle en az yabancı çeşitler kadar verimli ve kaliteli çeşitlerimizi tanıtmakta zorlanıyoruz. Ulusal gıda egemenliğinin ön planda olacağı önümüzdeki dönemde çiftçilerimizden en önemli talebimiz, milli çeşitlerimizi kullanmalarıdır. Türk tohumculuk sektörü ve Türkiye Tohumcular Birliği, yerli ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen milli çeşitlerimizin sayısını artırmak için Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte yoğun gayret içindedir. Bu gayretin sonucu olarak milli çeşitlerimizin sayısı hızla artmaktadır’’ ifadelerini kullandı.
"Pilot uygulamalar ulusal boyuta taşınmalı"
Küresel salgın sürecinde Tarım ve Orman Bakanlığının aldığı tedbirleri değerlendiren Akcan, çiftçinin tarımdan kopmaması için 21 ilde belirlenen ürünlerin tohumlarının yüzde 75’inin hibe olarak üreticiye verilmesi ve hazine arazilerinin tarıma açılması gibi pilot projelerin tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını, girdi maliyetlerinin düşürülmesi için tüm imkanların seferber edilmesini, çiftçilerin borçlarının çok daha büyük bir kısmının yapılandırılmasını, hatta silinmesini talep etti. Akcan, son dönemde tohumculuk sektörünün tarımın diğer alt sektörlerine oranla çok daha başarılı bir performans çizdiğini de söyledi. Tohum, fide, fidan üretimleri ve dış ticarette yaşanan yükselişin sürdüğünü kaydeden Akcan, "Birliğimizin kurulduğu 2008 yılında 290 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi 2019 yılında 1 milyon 135 bin tona yükseldi. Tohum ihracatımız ise aynı dönem içinde 70 milyon dolardan 168.4 milyon dolara yükseldi. Ayrıca değer olarak ithalat ile ihracat arasındaki fark 2019 yılında da kapanmaya devam etti. Sadece 15 milyon dolarlık bir açığımız kaldı. İhracatın ithalatı karşıma oranı yüzde 92’ye ulaştı. Fidanda ise 2008 yılında 21 milyon sertifikalı fidan üreten Türkiye, 2019 yılında bu rakamı 102.8 milyona çıkardı. Beş yıl önce 9 milyon dolarlık ihracat yapan fidancılık sektörü, 2019 yılında ihracatını 37.7 milyon dolara yükseltti. 2019 yılı fidan ithalatı ise azalmaya devam ederek 2019 yılında 1,8 milyon dolarda kaldı. Türkiye ürettiği fidanların yüzde 40’ını ihraç eder konuma geldi. Türkiye sebze üretim sektörünün yüksek teknoloji ile üretilen modern fidelerle tanışması çok geç olmasına rağmen son 10 yılda üretimimizi tam 100 kat arttırdık. Türkiye, 2019 yılında 4 milyar adet sebze fidesi üretiyor. Örtü altı sebze üretiminin fide ihtiyacının tamamını karşılıyoruz. Süs bitkileri sektörümüz ise küresel salgın sürecinde çok büyük darbe yerdi. Nisan ve Mayıs ayları tam hasat zamanımızdı. Siparişler durdu, gümrük kapıları kapandı. Yaklaşık olarak 1 milyar TL’lik çiçek çöpe gitti. 500 bin kişi bu işten ekmek yiyor. Süs bitkileri sektörü 2019 yılında ithalatının iki katı kadar, 80.4 milyon dolarlık ihracat yaptı’’ dedi.
"Tohumluk üretim maliyetleri azaltılmalı"
TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, tohumluk, fide, fidanın üretim girdileri içinde sayılmasına karşın diğer tarımsal ürünler gibi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Akcan, "Mazot, enerji, gübre, işçilik gibi ana girdilerdeki artış bizlerin üretim maliyetlerini de artırıyor. Ancak biz bu üretim maliyetleri artışlarını aynı oranda fiyatlarımıza yansıtmamak için yoğun bir gayretin içindeyiz. Çok değerli çiftçimizin bundan emin olmasını istiyoruz. Üretim maliyetlerinin, vergilerin, döner sermaye ücretlerinin düşmesi, tohumculuk sektörünün finansal kaynaklara ulaşmasının önündeki kısıtların kaldırılması, sektörümüze aktarılacak desteklerin artması bitki üretim materyallerinin fiyatlarının düşmesini, dolayısıyla üreticimizin daha çok kazanmasını sağlayacaktır’’ şeklinde konuştu.