Vücudunuzun alarm butonu normalden farklı çalışıyor olabilir!

Vücudun tehditlere karşı geliştirdiği doğal bir savunma mekanizması olduğunu belirten uzmanlar, bu mekanizmanın aşırı ve uygunsuz şekilde devreye girmesiyle 'panik atak' ortaya çıktığını söylüyor.

Vücudunuzun alarm butonu normalden farklı çalışıyor olabilir!

Vücudun tehditlere karşı geliştirdiği doğal bir savunma mekanizması olduğunu belirten uzmanlar, bu mekanizmanın aşırı ve uygunsuz şekilde devreye girmesiyle ‘panik atak’ ortaya çıktığını söylüyor.

Panik atak halinde kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi, terleme gibi fiziksel belirtilerle birlikte yoğun korku ve endişe hissedildiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, panik atak hakkında bilgi verdi ve baş etme yöntemlerini anlattı.

Bazı kişilerde panik atak çok sık görülebiliyor

İçinde bulunduğumuz dünyada yaşanabilecek tehlikelere karşı kendimizi koruyabilmemiz ve tehditlere karşı mücadele edebilmemiz için vücudumuzda birtakım savunma mekanizmaları bulunduğunu dile getiren Aydın, “Yaşadığımız ortamda stres veren ve gerilim oluşturun herhangi bir durum karşısında vücudumuzda bulunan bu mekanizmalar alarma geçer. Bu alarmla birlikte gerilebilir ve korkabiliriz.” dedi.

Yaşanan bu endişe ve korku duygularının çok yoğun ve çok şiddetli yaşanmasına ‘panik atak’ denilebileceğini ifade eden Aydın, “Kısaca panik atak vücudumuzun tehditlere karşı kendini korumak adına harekete geçirdiği bir ‘alarm butonu’dur. Birçok insan hayatında bir ya da iki defa panik atak yaşamış olabilir. Ancak bazı kimselerde bu durum çok daha sık görülebilir. Yani bedenin tehditlere karşı kendini korumak için kullandığı bu alarm butonu bazı kişilerde normalden farklı olarak çok sık ve uygunsuz anlarda harekete geçebilir. Bu durumda panik sisteminde bozulma olduğunu ve artık durumun panik bozukluğa evrildiğini söyleyebiliriz.” açıklamasını yaptı.

Bu belirtilerden en az 4 tanesini yaşıyorsanız dikkat!

Panik atağın gerçekleştiği esnada çok yoğun korku ve endişe duygusu yaşandığına vurgu yapan Aydın, “Genellikle 10. dakikada en yoğun halini alır. Ataklar 10 ila 20 dakika arasında sürer, ancak bazı durumlarda bu süre 1 saati bulabilir.” dedi.

Panik atak durumunda birtakım düşünceler, duygular ve fiziksel semptomların görülebileceğine dikkat çeken Aydın, şöyle devam etti:

“Kişi ‘öleceğim, kalp krizi geçiriyorum, felç oluyorum, boğuluyorum, deliriyorum’ gibi düşüncelere sahip olabilir. Göğüs ağrısı, nefes almada güçlük, vücutta uyuşma, karıncalanma, kalp atışının hızlanması, baş dönmesi, bulantı, terleme, sıcak basması ya da üşüme, bayılacakmış hissi gibi fiziksel belirtiler ile aşırı derecede korku ve endişe yaşama gibi yoğun duygular eşlik edebilir. Bununla birlikte kişi kendini dışarıdan izliyormuş   ve bedenini kendine ait bir beden değilmiş gibi hissetme (depersonalizasyon) ya da zaman akışında yavaşlama veya hızlanma (derealizasyon) gibi algıda bozulmalar yaşayabilir. Bu belirtilerden en az 4 tanesinin varlığı ve bu belirtilerin en az 10 dakika sürmesi yaşanılan duruma panik atak denilebilmesi için yeterlidir.”

Çocukluk travmaları panik bozukluğa neden olabiliyor!

Panik bozukluğun neden ortaya çıktığının net olarak bilinmediğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Genetik yatkınlık ve çevresel faktörler ektili olabiliyor. Yani ailesinde panik bozukluk olan birinde panik bozukluk görülme riski daha yüksektir. Bununla birlikte çocukluk döneminde yaşanan birtakım problemlerin ya da travmaların kişinin yaşamının ilerleyen dönemlerinde panik bozukluğu yaşamasında etkili olduğu düşünülüyor.” dedi.

Panik bozukluğa sahip kişilerin ilk etapta neden böyle bir problem yaşadıklarını anlayamayacakları ya da tetikleyici nedenleri fark edemeyebileceklerini aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, ilerleyen aşamalarda panik ataklarla birtakım olayların ilişkili olduğuna dair farkındalık yaşayabileceklerini söyledi.

Atak sırasında dikkat başka yöne verilmeli!

Panik atak yaşayan kişilerde vücutta oluşan herhangi bir semptoma fazlasıyla odaklanma ve durumu felakete dönüştürme durumu görülebildiğinin altını çizen Aydın, “Hafif bir kalp çarpıntısı hızlıca felaketleştirilip ‘kalp krizi geçiriyorum’ düşüncesine dönüştürülebilir.” dedi.

Bu esnada dikkati vücuttan alıp başka bir şeye yönlendirmenin mevcut semptomun kötüleşmesinin önüne geçebileceğini vurgulayan Aydın, “Yürüyüş yapılarak ya da çevrede bulunan birisiyle konuşarak dikkat dağıtılabilir. Bununla birlikte alkol almak ya da sıkça hastane acillerine başvurmak gibi panik atağın beslenmesini sağlayacak kaçınma davranışlarından da mümkün olduğunca kaçınılması gerekir. Genellikle kişilerin bu durumla tek başına mücadele edebilmesi pek mümkün olmaz. Bu nedenle ruh sağlığı uzmanlarından destek almaları önerilir.” şeklinde konuştu.

Tedavi farkındalığı artırır, farkındalık panik atak riskini azaltır

Panik bozukluk tedavisinde hem psikoterapi desteğine hem de ilaç desteğine başvurulduğunu belirten Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:

“İki tedavinin bir arada yürütülmesi tedaviden sonuç alınabilme olasılığının daha yüksek olmasını sağlar. Psikoterapi ile birlikte kişi, yaşadığı durumun ne olduğunu ve hangi işlevsiz düşüncelerinin ya da davranışlarının durumu şiddetlendirdiğini fark eder. Bu farkındalıkla birlikte hastalığı besleyen düşünceler ve davranışlar üzerinde değişikliklere gidebilir. Böylece panik atağın tekrardan nüksetme oranı ciddi oranda düşer.